Zenginlik günlerimden kalma bir parka,
Parka giyimeyecek kadar,
Hatta kısa kollu giyecek kadar sıcak bir gündü gündüz saatlerinde,
Parkamla kavga halindeydim,
O da bana küsmüş gibi.
Bir zamanlar zengindim çocuk
Dağlarım, denizlerim vardı...
Şimdi yok çocuk,
Şimdi tek zenginliğim yüreğimin sesi,
O sesin kapladığı yüzölçümü...
Bir buçuklu saat dilimi kadar
Yürüdüm bir deniz kenarında,
İki yanı papatyalarla bezeli bir yolda
Yarensiz , yarınsız, kalansız, plansız, kitapsız...
Öylesine,
Böylesine,
Niyesine,
İsteyesiye işte...
Yürüdüm yürüdüm,
Çünkü yürümek gitmekle gelmek arasında
Bir eylemdi,
Yüklemi olan öznesi olmayan...
Zenginlik günlerimden kalma bir şarkı çaldı,
Bir çay...
Ve fragman geçti çaycı,
Ara reklamlarda.
Agah Usta'nın Yeri'ndeyim
Kaç kahve götürür beni eve,
Kaç çay bilmiyorum çocuk?
Sorma bugün hiçbir şey, sorma çocuk.
Sana da yürümek istemiyorum,
Zira ben yürürsem,
Gerçekten yürüyorum...
Aklımın tütün dumanıydı yar,
İçi beni dışı elalemi yakan,
Yangınlarım yar gibiydi,
Yağmurlarım ben,
Bulutlarım bizdik,
Yıldırımların, şimşeklerin haddi hesabı yoktu.
Çocuk aklımı tut,
Tut aklımı,
Zira ben tutamıyorum...
Agah Usta çaya basmış kaçağı
İçimi burktu,
Daha da içmem.
Çocuk ben kimseye sev demedim
Ama bana dediler,
En çokta bu aklımdan çıkmıyor,
Bana sev dediler
Sevmeden hemde...
Herşey yıldızlı bir gecede oldu,
Yıldız yağmıştı gözlerime gözlerinden...
Sen beni o yıldızlara sor çocuk
O yıldızlarda ara.
Mine Yılmaz Sevinç
20 Mart 2024
00:51
Kayıt Tarihi : 24.5.2025 00:55:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!