Turna kanadında da vardır hüzün, umarsız rüzgâr koyaklarında titrer geceleri
Aşkın kara yazgısında dolar gözün, çoğul ayrılıkların labirentinde çöz heceleri
Ahraz yangınlarla kavrulur özün, özlemin yer yataklarında yırtarsın yar peçeleri
Mahmuzla atını mor dağlara, kavuşma mevsimleriyle tüketsek de biz seneleri!
Ben, sonsuzluğa postalanmış pulsuz bir mektup, aşkın postuna oturmayı dileyen bir adam, yokluğun şerbetini içmeye ve bununla mutluluğu bulmayı umut eden bir dervişim. Hızla dönen küreyi tersine çevirmek isteyen, inanışlarıyla ve yüreğindeki özgür haykırılarıyla olmazları var etmeyi dileyen bir sürgün, kendi dağlarında aşka tuzaklar kuran bir eşkıya, yoksul gövdesinin ekseninde dönen bir dünyalıyım işte.
Her gün bu kadar güzel mi bu deniz?
Böyle mi görünür gökyüzü her zaman?
Her zaman güzel mi bu kadar,
Bu eşya, bu pencere?
Değil,
Vallahi değil;
Devamını Oku
Böyle mi görünür gökyüzü her zaman?
Her zaman güzel mi bu kadar,
Bu eşya, bu pencere?
Değil,
Vallahi değil;