Nur topu gibi doğmuştu elimize
Büyüleyici bir akşam kızılında
Gün batarken..
Ve güneşin yeniden doğacağını
Müjdelemişti bize gelirken
Bilemedik.
Sarhoşum..
Elimde aşkının kadehi, karşına oturmuşum
Kitlenmişim gözlerine, soluksuz öyle durmuşum.
Ne zaman başlamıştı ve ne kadar sürecek bilmem,
Sanki ben yüzyıllardır hep seni seviyormuşum
Karlı bir kış günüydü,
Unutulmadı gitti
Lapa lapa yağan kar ve simsiyah bir çift göz..
Daha bahar gelmeden elimden uçup gitti
Isıtırdı içimi aşkından düşen her köz.
Henüz hiç bir şair
Seni layıkıyla anlatamamış; neden?
Belki de
yazılamamış tek şiirsin sen: İstanbul..
Bilinir benzersizsin
Bilinir tarifsizsin
İşte ben ölüyorum
Görüyorum; yalnızca bir kaç adım kaldı yok oluşa
Ahir zaman vebası demişler hastalığıma
Vefasızlık illeti sebeptir bu mahvoluşa
Bitti bitiyorum..
Ölüyorum işte, içim acıya acıya
Biz bitmiş zamanları yaşıyorken inatla,
Yaşanası zamanlar yitiyor; eyvah! ..
Geçmiş hesaplaşması bitmedi gitti,
Bir ömür elden gidiyor eyvah! ..
Bir akşam güneşine asmışız aşkı
Kolay mı sanırsınız
Çirkin kara bir ördek yavrusu olmak
Salınan bir sürü alımlı civcivin arasında
Bilemezsiniz ne zor iştir, her daim
Tanrı’nın uygun gördüğü
O kuzguni gece rengini taşımak,
Bundan sonra sen sen ol, çıkma karşıma
Ne yazgım ol, ne de ortak ol aşıma
Bakmam gururuna, yaşına başına
Şakağında ak saça dahi acımam
Geçti ömrüm baharım yalanlarınla
Beni sırtımdan vuran
Önce öldüğümden emin olmalı..
Şayet,
Sadece yara alıp da
Doğrulursam düştüğüm yerden
Onun sırtını dönmesini
Ne uzaklar ulaşılmazdı
önceleri
Ne de kıyılar varılmaz;
Dağ dağa kavuşamazdı ama belki,
İnsan kavuşurdu insana
Gerçekten istedimi..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!