Sen hep böyle geç mi kalırsın hayata?
Ve hep iş işten geçtikten sonra mıdır
Geriye dönüşlerin?
Şimdi
Şaşırmış bir iklim gibi
Gelme! ..
Bir gün daha batıyor sessiz sessiz
İnsanın içine işler hançer gibi akşamlar
Yakılır sigaralar, yudumlanır rakılar
O dumanlı dimağlarda neler var bir bilseniz
Kalınır vicdanlarla apansızın baş başa
Yüksekti kaldırımları o şehrin
Işıkları parlaktı
İnsanı soğuk, havası boğuk
Ezici bir kibir gözlerde
İnceden alay vardı sözlerde
Hiç ait olamadım ben o şehre..
Nicedir bir garip, anlamsız hallerdeyim
El-ayak nerde bilmem, birbirine karışmış
Ne günlerden ne saatten var bir haberim
Sanki gündüz ve gece birbirine karışmış.
“Ne oluyor böyle sana? ” diyorsun,
Tiz bir çığlık atıyor derinlerden yüreğim
Zordu esaret,
Yordu esaret.
Bu karanlık tünelin de
Sonu gelecek elbet..
Dayan gözüm ha gayret! ..
Hele az daha sabret! ..
Tabiat yepyeni bir doğuşa uyanmış
Kuşlar böcekler bayram kutlamasında
Çiçekler tomurcukta; şımartmaktayken güneş doğayı
Cennetin reklamını yapıyor sanki bir deli bahar
Bense hapsetmek istiyordum ciğerlerime arsızca
Bu doğuşun kokusunu..baş döndüren.. efsunlu
Eskiden
Nisanken aylardan
Kirlenmemişti bulutlar
Ve daha sevdayken yağmurların adı
Islatırken saçlarımızı yağmurlar
Biz severdik
-Bir erkek sıkılırsa aşkta, bir gün gider;
Bir kadın yıkılırsa aşkta, o gün biter.-
…
Biri süzülürken yelkeniyle
Talihin tam ortasında
Diğeri tutunur cılız eliyle
Artık sana yazamayacağım..
Kalemim bitiyor aksilik işte
Son noktayı koymalıyım satırlara,
Anla, kağıt da tükeniyor.
Nasıl çıkarım bu havada dışarı
Kağıt kalem almaya?
Bilemezsin kendini sevgili
Bildiğim kadar seni
Bırak aynandaki fani sureti
Çıkar maskeni
Dinle!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!