Olmaz ben seni çok sevdim Tanrım ve onu da,
Sende sev bizi bu isyan çok fazla, bu siyah bir öfke,
Öpmem gerek boynundan, kokusunu üzerime örtmem gerek,
Gözlerinde şehir kırıkları, kalbi camdan saraylı, soylu bir cennet katliamı bu biliyorum,
Beni bana bırakma onu da ona..
Sen katledilmiş medeniyetim sana diyorum!
Ben başka bir uygarlık kurmak için buralardan uzaklaşıyorum..
Gitmem gerek gidiyorum..
Hoşça kal diyemem...
Hiç hoş olmadık biliyorum
Kelimelerimden vurdun beni adam kelimelerimden...
Şimdi sustuğuma bakma...
Eskiden çok konuşurdum seni....
Canınız yanarken gülmek en keskin intihar biçimidir...
İçimi parçaladım..
Oradan biliyorum...
Benden hâlâ katil olmaz biliyorsun, önce kendi içimin sakinliğini keserim sesinden...
sonra senin suskunluğundan öper keskin uçlu bıçaklarım..
yalanladığım tüm günahları şimdi nişan nişan göğsümde taşımaktayım
hiç elleri şiire değen bir ölü gördün mü sen bak işte ben buradayım..
Bir akşam üstü,
Öğlenin hemen koynundan çıkmış bir güneşi,
Gölgede bırakırcasına,
Okul bahçesinde bir ağaç altında,
Kırık dökük bir selamlaşma ile,
Sesini kulaklarımdan kalbime doğru itmiştin.
Bir Ortaköy kahvesinin 40 yıl hatırı var mıdır?
Ya da yanındaki masum tiramisunun?
İsterdimki aynı kalsın her şey
Aklımda yazdıgım gibi
Yok alfabede durdugu gibi durmuyor kelimeler..
Nazar ediyorsun dedi adam, nazar etme!
Zarar veriyorsun dedi bana ve geçmişimize...
Ne nazar olurdu benden ne zarar...
Ben ki küflü bir kalbi bile zor taşıyabilen bir budala, bir aptal...
Şimdi hangi günahı giydirsem boynuma,
Sen nihilizmli dudakların ile
Öperken omiriliklerimi,
Ben eksiliyordum.
Not: Fahişe adamlar biriktirmeyin!
Böyle yazıyordu,
Henüz yazmadığım bir kitabın ilk cümlesinde.
Eğer böyle gerçekçi notlar görseydim,
Hayattan korurdum kendimi değil mi?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!