küçük İskender’e saygıyla…
Sokak lambalarının mesaiye yeni başladığı dakikalardı daha
‘Taklit Eceller’ davetimizin o zat-ı götveren iştirakçileri
-Bazı sular durulmaz tende, hırslarıyla...
Ne zaman aran biraz limoni olsa hayatla
A vitamini bakımından zengin
Ruh sağlığına olan faydası
İsviçreli bilim adamlarınca ispatlanmış hatıralarla
Kör bir noktanın aşırı karanlıklardan dolayı öldüğü ve
hakkında badem gözlü olduğuna dair rivayetler çıkarılan
Işıktan son derece yoksun zamanlardı
Öyle ki güneş hiçbir gölgeye tesir edemiyor
Aksine kış mevsiminde takındığı tavrı korumakta ısrar ediyordu
Tabiatın özeleştiriye açıldığı bu mahrumiyet halinde
*Kanayıp, ne kadar tutabilirsin gül uğruna dikeni?
Annemin zulasından sigara aşırdığım gecelerdendi
“Hayır başlamadım, bazen tek tük öyle…” diye söylenerek
Şeytanla sıkı bir pazarlık yürütüyordum yine
Gülünecek bir şey yok dedim, yalnızca ıssızım
Şüphe içre düştüğünde, ilk olarak aşktan başlayıp tüm duygularınızı yavaş yavaş kemirir.
Bir Dost
Kar ile pekmezden tatlı üretme uğraşıyla geçirilen vakitlerde
-Şiirlerim brezilyalı falan değildir!
-İsimleri uzun bir de yılan hikâyesine benzeyince...
-Önemli olan işlev!
Benim de sürekli detone olan yardım çağrılarım
İyi niyetle beslediğim evcil öfkelerim
Eksik tercüme edilmiş masallarla uyutulan sokaklar, günbegün büyüyerek şuh bir ifadeye büründüler bugün. Bir şehrin ar damarı çatladığında, gece de terbiyesizliğin sınırlarını zorluyor işte. –ki yıldızlar, utancından yerin dibine giriyor neticede!
Muhtevası derin bir hüznün bağrına indim, diyorum
Kime sorsam “Yağmurdandır!” diye yanıtlıyor
Yalvar yakar geçmişim tenime uygulanan ambargolardan
Susuzluğum almış yürümüş!
Elektrikler kesilince aile fertleri hep birlikte oturup sohbet eder salonda hani. Ve ışıklar tekrar geldiğinde herkes dağılır birden. Bazen insanları bir arada tutan şey göbek bağları değil, karanlık olur ne garip…
Sana da olur mu bilmem
Ara ara yoklar hani, geçmiş sancılar seni
Bir hatıra vardır ki, tehdit gibidir beşeri zihnine
Çetin bir mücadele başlar, o vakitlerin anımsanmaması için
-Biz şuan neyiz biliyor musun? İki dağcıyız, doruğa ulaşmaktan başka hiçbir çaresi kalmayan o yüksekliğe dek tırmanmış; iki dağcı! Ve bizim ölüme karşı tek emniyet önlemimiz olan o halat, olsa olsa birbirimize güvenmektir ey yabancı!
‘Necropolis’ kod adlı şehrimin mevcut iç hesaplarına göre
Suç oranının fevkalade artmakta olduğu günlerde özgürlüğüm
Ensesinden şakır şakır ter boşalan bir gecede
Azrail’in bizzat elceğizleriyle yaptığı kalp masajı bile
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!