Her şeyin doğduğu,
ve her şeyin döne döne
kayıp olduğu yerdir:
Öz.
Ne yandığın vakittir o,
ne piştiğin hâl…
O, ateşin sustuğu,
sırların sessizce
yerleştiği çekirdektir.
Sen sanırsın ki
yol uzun, durak çoktur
oysa tüm yollar
bir noktada biter:
kendi içine döndüğün yerde.
Çünkü
yanmak,
küllenmek,
hiçleşmek…
aslında
bir kabuğun
yavaşça çatlamasıdır.
Ve öz,
her çatlayışta
bir parıltıyla
ışığa yürür.
Ocağın dumanı
göğe yükselirken,
senin içinde
bir kıvılcım
kendini sezerek uyanır.
Ve bil ki,
o kıvılcım ne “ben”dir
ne “sen”…
O,
O’dur.
Hakk’ın sesiyle çağırdığı,
ve yine Hakk’a dönecek olan…
Ne kelime yeter anlatmaya,
ne göz doyar görmeye.
Ancak
sezilir bir anda
bir nefes,
tam kalbine dokunduğunda
ve bir hiçliğin
ortasında yankılandığında.
O öz ki:
sırra erenin suskunluğunda
bir hikmettir;
olgunun bakışında
bir nur;
ve pişenin
derunundan yükselen
bir hakikat soluğudur.
Ve artık bil:
sana ait sandığın her şey
senden çekilince,
geriye ne kalırsa
işte odur:
Öz.
S.GÖL
Kayıt Tarihi : 1.8.2025 18:03:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!