Gökyüzü geldi... Burası İstanbul'un en bilinmeyen lokantasından biriydi. Lokantanın kapısından giren ise sıradan biri gibi görünse de 'sıradan' olmayan biriydi. 5 dakika geçti Bulut geldi... Saat 09.00 sularıydı...
Garson bir kez daha bu kıl kaptığı adamın yanına yanaştı.
- Ne alırdınız? Beklediğiniz misafir geldi sanırım...
- Hayır. Daha gelecek arkadaşlarımız var. Amma acele ediyorsunuz. Birşey istediğimiz zaman biz çağırırız seni! Elini ceketinin cebine attı. 200 lira uzattı garsona...
Dönülmez akşamın ufkundayız.Vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Devamını Oku
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan