sorsa diri bükeni serde
çarptıkça buluta, geri döneni pirde
uçtukça maviye çalan inadı, kor da
menadı kırsa keder aç!
tüyü biteni kim anar,
-söyle!
birgün, son vereceğim şiirlerime;
ne gelirse, gelsin aklıma o gün;
-hiç şansı yok;
-dizeleri, piç edeceğim!
'-ah, soraydı! ' diyecek iki deli;
Bu kadar kolay mı batar güneş?
-tepenin ardına kaçar ya, ufuktan hani;
-kızıla dönen bulutlar yumulur hafiften,
-hepsi de sanki sana tebelleş!
Oysa, zora koşar sinem beni;
Şu bahara bak; yüzsüz'e ramak
kime sormuş da gelmiş, arsız!
geçip gitmekte hep, sorgusuz suâlsiz.
Dünya, yaza düşüp güneş doğurmuş,
Topraksa, kışa girip düşe dalacak,
Benim hâlimi sordun ya, umarsız
Yok işte!
Bir yanım yok o günden beri,
İstemez miyim,
herşeyi söylesin şu arsız yüreğim?
Firavun daha azmamıştı o gün,
Henüz, günahlar işlenmemişti külliyen
Ne kadar masum insan varsa ülkede,
Bir o kadar da sevap kemirici azman.
Devran hızını kesmişti o çağda,
Bir kadın, yürüyordu park yolunda
Eşliğinde bir çocuk,
-elma şekeri ağzında.
Bir adam, çıkıp gelen çalılardan,
-ne yaptı, bilen var mı; sarstı birden
Çok uzun sürdü bu saçmalık,
Eğer dayanamazsam çelişkiye,
Taşınamaz ağırlığına dimağımın,
Yetemez yüreğimi sinemden çıkarmak.
Nasıl bir son bulmalı bu yolculuk?
Yüreğini çalarsa bir zaman, harami gülü,
Felek küser;
-dar’a düşersin, cin çarpar
Her gören de güler haline;
-çakır keyif!
-soytarıya ramak cüssen,
Hani bendim, şu feleğin sevgili kulu?
Yani, sillesini yemeden yârin,
Şansı yaver giden biriydim;
-deli-dolu.
Yoksa, bilmediğim bir hüllesi mi bu, dünyanın?




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!