Yorgun bir günün sonunda bir dostla ıslatılacak birkaç kelimeye ihtiyaç duyulan bir andı. Teknolojinin tam anlamıyla kullanıldığı bir haberleşme sürecinden sonra görüştüm o değerli dostla. İçerideki birilerini de görmeye gidince işte tam o anda ... Onu gördüm!
Gözlüklerin takmıştı! Hala bu gözlüklere rağmen benim sevgimi göremeyecek kadar kördü. Bu yüzünden net bir şekilde anlaşılıyordu. Dosta bir soru sordum. On puan değerinde ve uzmanlık sertifikası hediyeli! Ve o da bu soruya verilebilecek tek doğru cevabı verdi ve ona bakmak için tuvalete gitti.
Onu görmüştüm. İçimden ne ağlamak ne de yanına gidip ona merhaba demek geçmiyordu. Tabi bunlarla beraber ona sarılmak da, ona o bir zamanlar duyduğum belki hala duyup da dinlemediğim büyük aşkımı haykırmak da... Yanında bir kız vardı. Yüzünde hayatın ona karşı ne ondurur ne de öldürür bir tavırda olduğu anlaşılıyordu.
Bir takım bilgilere göre ayrılmışlardı. Ancak bir zamanların o hukuk fakültesine karşı duran hakim tepeden gönderilen telekslerle iş bir şeklilde çözülmüştü ne yazık ki! Yani ben şu anda onun için 3. belki 4. en iyi plandım.
sırt çantalı bir duman gibibir melekle çarpışan kelebeğin kanadından dökülen toz
bir çağlayanda sürüklenen bir dal parçası gibi
istemediğimiz yerlere giderse aşkımız sevgilim yalnızca kanatlarına güven
kendi yarattığımız boşluğun ucunda sıkı sıkı tuttuğumuz bir kapı koludur yaşam
ve aşk, en derin kuyumuza düşen keman yürüdüğümüz yollar daralırken
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta