Semâda süzülen bir kısım göçmen
Ormanın üstünden geçip giderken
İçlerinden biri geride kaldı,
Kâfileden koptu, sonra alçaldı.
Çıplak bir vâdide yalnız yaşayan
Meşeyi aradı gözleri bir an.
Memiş Baba, yağdı firkat yağmuru
Sardı seni semâvâtın pür-nûru
Yaslı ötse avlularda bir kumru
Hatırlatır gönlümüzde sizleri
Gidip yetim bıraktınız bizleri.
Basamak basamak kurulmuş pusu,
Merdiven çıkmayan basamak bilmez.
Maksûda kavuşmak için akar su,
Mizâcı su olan susamak bilmez.
Gül bâğına bir gün gele bülbül
/Bekler bizim eller
Kırgınlığı versin yele bülbül
/Gözler onu güller.
Gülzârı bahâr hasreti almış
/Gül uykuya dalmış
Vefâdan dem vuran zâlim, sana cânân gücenmez mi
Gücenmezse de aşkına güvenir mi, güvenmez mi
Niçin çıkmazı yol sandın kafes içinde aldandın
Ne âh ettin ne de yandın, vefâsız sana denmez mi
Kayalara bakarsın
Issızlardan akarsın.
Zarif zarif göründün
Ilık ılık büründün.
Letâfetin, suyun çok
Iraklarda oyun çok.
Seninle barışmam, boşa uğraşma
Dünyâyı vereyim desen, istemem.
Kalıba gir küçül, haddini aşma.
Ne çıkar, deprensin dışarda deprem
İçimde fırtına dinmek bilmiyor.
Ey gönlümün dili, gözümün seli
Güzel duyguların hamalı mısın?
Bazan kırlar boyu çiçek bezeli
Bazan elbisesi yamalı mısın?
Her çırpınışında birşeyler gizli
Tecelliyi gören göze ibretlidir ayadaki;
Gören göze rüyâ değil, gördükleri rüyâdaki,
İbretlidir gördükleri mâhîlere deryâdaki.
Ayadaki, rüyâdaki, deryâdaki ibreti gör,
Gel ey gönül, gün dolmadan dünyâdaki ibreti gör.
Bükme boynun ey çiçek bir gün gelir bağlara su
Hem kavuşmak istiyor bağlardaki ezhâra su
Tânecik hâlinde savrulmak için gökten yere
Ebrler üstünden el etmiş gelen rüzgâra su




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!