365 Sala derbas bû, her roj nezaniyek cûda eşkere ye û rastî bi çavên kor ve diherike,
Wî 7 hefte ji me re bîr kir, çîroka wendakirina her deqê,
Ji 24 hûrdeman, hemî seconds û dawiya dawiya dawiya dawiya dawiya demê,
Demjimêr, roj, hefte, hefte, wan koç kirin, kulîlkên herî xweşik goristanên xwe xemilandin,
Walletek vala, zikê birçî bû, û zarokek ku di bin xizanî de ket, hemî ders an tengasiyan,
How logical it was to prefer smoked food scents for a warm soup
365. yıl geçti, her gün farklı bir cehaletin gün yüzüne çıkması ve hakikatin kör gözler tarafından ötelenmesi,
7 hafta hatırlattı geçen her bir dakikanın kayboluş hikayesini,
24 dakika yordu bütün saniyeleri bitmeyen ve ucu bucağı belli olmayan zaman aşımına uğramışlıkları,
Saatleri, günleri, haftaları ve yılları yad ettiler göçüp gidenler, mezarlarını süslemişti en güzel çiçekler,
Boş bir cüzdan, aç bir mide, ve yoksulluğun altında ezilmiş bir çocuğa mıydı bütün dersler veya dertler,
Tütsülenmiş yemek kokularının, sıcak bir çorbaya tercih edilmesi, ne kadar mantıklıydı ki,
Şimdi anladın mı yanlış anlaşılmanın çok da ötesine gidilemeyeceğini,
Geri dönülmez bir eşiğe geldiğinde anlıyorsun ne yazık ki yanılgıların kara bulutlar gibi her tarafını sardığını,
Gel gitlerle kıyıya vuran her bir acının anlatılamayacağını,
Şimdi anladın değil mi yelkeni suya inmiş bir balıkçının evine ekmek götürmek için göstermiş olduğu çabayı,
Zor geliyordur belki de anlatmanın rahatlıkla anlaşmayı sağladığına inanmayı,
Hadi bu sefer anladığını varsayıyorum;
We were very wrong with the deception of life,
In the face of being a big fake,
Punk emotions took action by swinging their insults to the time period,
Tenêtî di dawiyê de bi dawî bû,
Wî bi dansê bêhempa ya baranê re hevdîtin kir,
Ji zaroktiya xwe re winda bû, ku her dem tê bîra xwe,
Wî dixwest dîsa ji hêviya ku hêviya wî ew xist,
Ew ne ditirsiya ku tîrêja wî wî girt zindan,
Ez texmîn dikim ku wî fêm kir,
Bêdengî deriyê tenê ye ku mirov bixwe jî tê vekirin, pir caran,
Di pir rewşan de, dema ku cîhan bi tunebûnê tê ceribandin,
Ew aramiya wijdanê ye ku dilsoz li navenda pergala rojê ye û bi tevahî aştiyê re digihîje,
Yê ku diçe û digihîje rastiyê bi kê re di çîroka hebûna rastîn de dijî
Yên ku li welatê xerabiyê ne, yên ku bûne, dê bibin, dê ji nezaniya kûçikê hewcedarê dilsozê kûçikê biparêzin ev e ku bi rûmetiya wî bi wî re biparêze,
Pevçûnên textê ev e ku hûn bêdeng bisekinin û dema ku di navbera birayan de ajotinê xwe ji xwe re rêz bikin.
Ne anlatsam kendime diye düşünmek çok yordu beni gün ve gün,
Anlat ben dinlerim dedim kendi kendime,
Sen varsın ya vicdanımdan sana ne,
Ardı arası kesilmeyen bu ıstırabın sonunda ölüm var ya,
İşte vicdanım da parıldayacaktır gözlerimde,
Bir gün her şey çok güzel olacak ümidiyle yaşarmış insan
Belki de beklemenin bir anlam içerdiğini zannederek günleri geçirmek
Her bir hayalin gerçekleşme ihtimalini hesap ederken zihinlerimiz
Tam bir hayal kırıklığı yaratmış sessiz sakin bir yaz akşamında
Mesafeler hayran kalır yüreğimiz yakınlaştıkça
Sen o yeşilimsi göz bense eflatun bir akşamla diş dişe kalırmışcasına
Göründüğü gibi miydi görünenler?
Yada görünmek için miydi ?
Hadi görünenler görünürlüğünü kaybetti diyelim,
Hangi görünmeyen satın alırdı görüneni ?
Gerçekliğe ulaşmak için görünen görünmeyeni nasıl aratırdı?
Fena halde yanılmak da neyin nesi ?
Artık çok geç dememek için o kadar çok yıprandı ve bekledi ki,
Yarınları, dünleri ve bugünleri o kadar çok yok saydı ki,
İnat olsun diye geçen her bir saatte o kadar çok sayıkladı ki,
Kim veya kimden söz edildiğini bilmiyormuş gibi davranmalar o kadar çok çoğaldı ki,
Kimler geldi kimler geçti demek o kadar basite indirgendi ki,
Üç gün yas tutulur sonra unutulur,
Şiir başlıkları çok iyi taptaze bir ekmek kokusu hissi veriyor .