' bir aşığı ölümcül kılan tümceye ithaf'
Alınmazdım sere serpe  hislerin kaçışlarında  karakış olmasına.
Her yüklemin  hesabında  özne olarak gittiğim kaçışların kaç milimindeyim.Mil tutmuş  avestalarımda  zinde ile  zevke dairler çizeriz.
Azılmışlığın gergefinde gereksiz sözceler   kadar  morel  bozukluğunu  lüplüyor tavırlarım
Gömütlük  pişmanlıklarımı sırrıma ve sırtıma alıp geldim kapına.Kapı ile   yuttuğum hap arasında biraz iyileşme  sürüncesindeyim
Hani  hatırlar mısın? Size geldiğim ilk gün,kapıda sana getirdiğim çiçeklerin  olgusu kadar utangaç halde kapınızda bekledim.Geç açmıştınız kapıyı.Bir yabancıydım sizlere.
Hem de  çaldırmak isterken çıldırasıya kadar ruh  kapını suskun,samimi,göze girmenin tümlerini oynayıp  gittim oturdum  salonda  açık kahve  koltuğa.
Boşluğu doldurmak için bütün klasikleri  okudu hayat.Merhabalaşmalar,sense ailene  bir damat adayı getirme  hevesinde utangaç garipsi hallerine dairler çizer gibi  mutfak ile salon arasında  ben ile sen arasında  kalakalmıştın.
Ömür dediğin nelere nadas ki bilemezsin  nazlıcan.Miyav ile  başlamıştı, yavlarımız.Yavalarımızla biçtik aşk  yulafımızı.
Kendine kal olan kalmaları sildik, Ankara   senden kara bahtlı olmalı ki, kara sevdana  çalakalem, ele alem  eyledin beni
Sahi...sahanda emeklerimizin hatırına neden buncalarımıza oncalar ektik.Elektikti sevimizin elektriği,senle gecenın körüne  bitiremediğimiz konuşmalarımız vardı.
Hani bir  ara,arka arkaya  seher kuşlarını uyandırınca diğer gün  gurup vakti yatı kalmıştık, tellerimiz açık kalmıştı.Uyandığımda  uykuda çıkardığın sesi duydum.
Tırtılımmmmmmmmmmm …. Tımmm    ben şifrelemişti rüyaların hayallerin uykuların… 
Ne çok divane anlar  türemişti uzak kalışlarımızda. Yaşamaklar kendi yaşlarında,yaşlar kendi yaşatışmışlıklarında  beni  dehrine çekiyordu.Ne çocukça  çabalar büyüttük  bütüncül sevda  okyanusumuzda.Sen  hep   uzak denizdin.Bense aşkın  Barbaros’u …Uzak aşkların, uzak sevda denizlerini fatihi, dahası aşkın  ta  dalgasıyım.
 Yasak olan yaşamaklarda, yaslarımı yasamıyorum.
İçi  gürleyen  her fırtınanın  hisle  ve tenle  öpüşmesi anında  an be an olan bir gelişin sana gelen gerçek  haliydim
Eğlendik-durduk,sevdik, sevildik, surlarını bize saklayan  özlerin göğünde.
Sakınmaların sanmasında beni andığın her özete kitap dolusu  aşklar olduk.
Hani hatırlıyor musun? Sizde kaldığım bir gece herkes uyumuş,sizn balkonda el ele  yıldızlara dokunuş dersi vermiştik.Nasılsa ikimiz hocaydık, zorlanmıyorduk.Ay gözlerini kapatıp  bizden utangaç kaçtığında ağabeyin  görevden dönmüş,balkona geldiğinde tüm gece gibi kararmıştık.
! Ben b-öyle,sen söyle  işte aşktı  onlar nazlıcan.
Öbek öbek duygularla,zincirleme tamlamalarda  kaybolurdu aşkımızın  güvercin öznesi.
Bu  aşkın  tam-da “orta yerinde” yar sen bir  aşksın.
Ey Zeus,Ey İsis,Ey  Zeliha ey  bütün eyler…
Söyletir misiniz  benim olan  tutuluşlarımın  kurdi hicazkar makamda.
La sesinde   la – illa sen diyen lal  özlemlerimin adresizliğine  taktın aynanı.
Kararsız -yazgıdan” aşka, aşktan kara sevdaya,kara sevdandan kara bahta yapılan hatalı   duble  yollarda güzellere çarptı hazımın  caz hali.
Oysa ben sana dair  sanattım, 
Oysa sen  bana dair  kitaptın.Bir anlık hafif  dalışlarda diplerde  su arama sevdası beni sensizliğin ağına attı.Oysa ben sana; umutlarımın oğulluk döneminde  teğet çizmiştim.
Bir hata pardon iki hata, pardon  iki… pardon iki..  Baksana hatalarımı ikiye kadar sayabiliyorum.Biri Edirne gezisi …Diğeri Tunus dönüşü..Nedense hep gezmeler öncesi ve sonrasında  sen beni beklerken,hediyeler beklerken…Ben geldim; ama gönderdiğin gibi gelmedi dudaklarım. 
Evet,hediyeler aldım en güzelinden,evet seni çok da seviyordum.Evet, imtihan …
Evet yanılgıların silgisini kullanamadı vicdanım.Hazların açacağı açtı    sulu sepken   anları ve  ben sensiz başka ayıpların   zevk tarlasını sulamakla meşgul, meçhul,hain   akisli bir  esrik  sevenindim.
Sense kayıp yıkık dökük acılar büyütüyordun kendi düş şehrinde.
“Ve  ölümü bekliyordum  bunu senden beklemiyordum.”
Hangi kapıyı çalsam, hangi sokağa dalsam,hangi göze baksam, hangi anı ansam  bu tümce.
Ne kadar  güvenmişsin bana ne kadar temiz bir yürek çizmişim   sana.
“Ve ölümü bekliyordum bunu senden beklemiyordum.”
“Arkanda bıraktığın ölümcül  tümcen “yalnızlığın uğultusunu   atam bombasına eş   ses olarak artıklıyor hüzün  kulelerime.
Ölümüne seni sevenin  esir düştüğü bir  uzatmalı yanılgıların yangınında içini yaka yaka sevilmelerimin  kül olmasını izledim.
Bir ömre, bir sevdaya, bir şehre, dahası nice ilklere açılan bir kapındım.
Kapımdan atmadım, kapıma kapanmadın, sen  kapımı,kalbimin kapısını  kapatarak   bütün enlerinle gittin. Benden  gidişin  bile ikimize ilkti…
Her çalınışında   yüreğinde   yankılanan bir sestin, türkü türkü  ağlardın ağlarımıza.Örüntülü,görüntülü, kuralsızlıklarda kayıp amanların yitik düşlerini 
Yetim hallerini derleyerek  gittin  bendelerden.
Sana özleyişlerimin her ertesinde,biraz gelmenin her arefesinde   silemediğim tümcelerin sıralanır. Yalnızlıklarımın öz-eti... sen..sen
Bir de  “ölümü beklerdim bunu  beklemezdim”
Kayıt Tarihi : 23.1.2009 22:28:00
 
 
 
 
 Şiiri Değerlendir
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
 
 



Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!