ölüp- öldürünce…
her şeyin güllük gülistanlık olacağına inandı insan
oysa koca bir yalandı
yalandan bir masaldı anlatılanlar
bir kurgu ,bir kuruntu, şaşalı bir safsataydı
takdis edilmiş kitaplarda yazılı olanlar
davutla güreş tutup,
sırtının yere gelmesine izin verecek denli alçakgönüllü olan yahova
kenan ülkesi…
arz-mevud…
sayfalara sığmayan,
yarım yamalak,
aslında hiçbir zaman tam olmayan,
eksik kalan savaşlar
acı,gözyaşı ateş ve ölümden başka ne getirdi
sparta ;köleleri potansiyel tehlike oluşturacaklarını öne sürerek
sürek avı ile yok ederken,
roma ancak mağlup edebildiği kartacada,taş üstünde taş bırakmazken,
kentin kalıntılarını bile karasaban ile ortadan kaldırırken
katliam ve mezalimden başka ne bıraktı insanlık tarihine
collossiumda yankılanan köle/gladyatörlerin
zincir,kalkan,zırh,kılıç şakırtıları değildi
ateş ile yüzleşen masum yüreklerin feryatlarıydı
hala devam ediyor bir yerlerde
hala devam ediyor soykırımlar
bu gidişle cennete koyulacak insan bulanamayacak
insan nesli yok olacak…
yani diyorum, anne ve babalar olmayacak
doğurtan, doğuran …
zulüm kah hafifleyip,
kah şiddetlenerek sürüp giderken
engizisyon sürecini başlatanlar
acı ve gözyaşı üzerine gelecek kurdular
çatışma,anarşi kaos
savaşlarla donattılar cehennemin yollarını
atillanın kırbacı sanını neye borçlu
cengizin şöhreti nereden geliyor
gerçek şu ki zulüm salt tarih öncesinde değil,
tarih boyunca da devletlerin
halkların elinde en önemli silahtı
kendini yinelemek…
yenilemek…
yeniden üretmek için…
nehir oldu çığlıklar…yorgun düşüldü ölmekten
öfkeler yorgun acılar yorgun
toprak bile …
ölü insan kokuyor düşler
kimi vatan…
kimi bir gaye-i hayal uğruna
kimileri öldürülüyorlar
hunharca, kalleşçe ,zalimce
ceasar,son nefesini verirken de olsa katili
katilleriyle yüzleşebilmişti
osman ve alinin buna fırsatı olmamıştı
olmamıştı filistinli çocuğun
halepli,bağdatlı ,afkanlı körpelerin
ortadoğuda darbe
karşı darbe,
devrim,
karşı devrim sarmalında boğuşurken milletler
keyiften dört köşe
zalim israil
kahrolası amerika
müsebbebi yeşil kuşak doktrini
düşmanımın düşmanı olma ne olursan ol
petrol gelirlerinin yarattığı refahın
adil bir biçimde paylaşılamaması .
yığınların içerisine sürüklendiği halet-i ruhiye
ölüm korkusu…
ölümsüzleşme fikri içinde doğurulmuş
öksüz ve yetim çocuklar
ölü ,anne –babalar
ölü bebeler, kızlar- kızanlar
kurgulanıyor toplumlar
topraklar ,dağ -taş ,insanlık
kudüs
afganistan,
yemen, libya
çeçenistan
ırak
suriye
filistin
el-kaide
deaş,pkk,pyd
kan ve gözyaşı akan dicle fırat
ağıtlar arşı deliyor
analar ağlıyor ocaklar sönüyor
susmuyor namlular
bombalar patlıyor pusular kuruluyor
karşılığı olmayan bir rehindir ölüm
göğüs kafesinde süresiz bir emanet yağmurluksuz
mezar taşlarında bile adı olmayan
redfer
İlyas KaplanKayıt Tarihi : 30.7.2018 20:14:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!