sesini ağlayan bulutlara döndü günler
ıslak ve nemli pencerelerin pervazlarında
zamanın durgunluğuna takıldı aynalar
kasırga eteğinde çevrildi durdu
setresi yırtık düşünceler
vedası anlaşılmadı
hiçbir yokluğun
sessizlik ve yollar uzadı
uzadıkça treni bekleyen ölü garlar gibi titredi yapraklar
hiçbir dalın ağacına tutunamadım hiçbir yaprağı öpemedim
dağların tepesinden erozyona uğramış kayalar gibi
yuvarlanıp durdum boşluklardan
nefesim kalbime çok yakın
duvarlarda oynaşan gölgeler gibi titrek ve silüetsizim
ya da unutulmuş şarkıların tekrarlanan nakaratına benziyorum
zaman hâlâ tüketemedi sadağımdaki enerji okunu
bitmedi henüz hiçbir şey
gökyüzüne tırmanan
hayali bir merdivenin son basamağından bakıyorum yeryüzüne
kuşların ve toprağın ağlaştığına şahit
yorgun gözlerim
yankısı güçlü bir fırtınanın eşiğinden düşer gibi titreşiyorum
bazen de merak ediyorum dingin bir hayatın kucağından
geçmek mümkün mü olur muydu?
yok yok mümkünatı yok
statik bir yorgunluğun tırnakları battıkça tenime
ruhun mutsuzluğu iç savaşlar yaratırken zihnimde
hevesim kırılır bu ikircikli sahte zamanlara
kalbim ruhum hep bulanık sularda
her adımda taşa çarpan bir ayak sendromu yaşatır
zihni kopuk takvimler
sesimdeki yozluğun tepesinden uçuşuyor kuşlar
güneşin ve ayın karanlığı çökkünlüğü üzerimde
evet zaman zorlu çağ bulanık
hava bildiğin karartı
hisler karanlığın içindeki ışıkta dans eden silütler gibi
uzadıkça uzuyor tüm belirsizlikler
hâlâ yön aramaya devam ediyorum kuşlar gibi
Tanrının sesini duyabilmek için
bu bir sadece arayış mı hayır
bu sadece bir gözyaşı
zamanı gelince her şey biter bitecek
gerçek ve yalanın sırt sırta dayandığı günlerde
geri alabilseydim çocukluğumu ve saf enerjimi
sıkışıp kalmazdım ruhla beden arası yolculuklarda
gerçeğin kalp atışını kaybedenler arasından da
yolum geçmezdi belki
şimdi oturup sadece sessizliği dinliyorum
iç hıçkırığımın yokuşlarında deliler gibi kendimi kovalarken
anlıyorum düşünmekte yorar insanı tükenmek gibi
statik duvarların içinde kitlenen tüm sesleri çekiçle kırmak
çığlık gibi yükselip öfke gibi kabarmayı
keşke başarabilsem
ama kalbim yorgun ve zamanın akışına
göğüs germek de yalan
düşüncelerim boşlukta asılı
kıyametin ve zorlu kasırgaların tam tam sesi yankılanırken her yerde
her şey biter ve herkes gider bir gün
boş verdim her şeyi tutunmuyorum
hiçbir şeye
toprak ve yağmur gibi barışık olmaya çalışıyorum dünyayla ruhumla
sesimi dinliyorum esen rüzgârların tatlı mırıltısında
toprağın kumun ağladığını hissediyorum
sessizliğin çığlığında yıkanırken kalbim
hiçbir gerçeğin ucuna dokunamadan geriye sarılabilen
eski kasetler gibi boşlukta döne döne eriyorum
hiçliğin ortasında gördünüz mü?
712202509:32
Ayşe UçarKayıt Tarihi : 10.12.2025 19:23:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!