Oğuz Kılıç Şiirleri - Şair Oğuz Kılıç

0

TAKİPÇİ

Oğuz Kılıç

Göğüskafesimden körneşterlerle antidepresanlar söküyorsun amelyatta bu iyi;
Ya da istavrozumdaki katedralde tersçarmıh gibi afarozlu şeytanlara
Melankolik teçhizatlarla antidepresanların kapsüllerce zehriyle geriliorum
Sonra omuriliğimde şahmerdan yılanlarının depresyonlu lanetidir yokluğun
Anarşist palyaçoların kanalizasyon fısıldayan uzunmetraj kabusları gibi
gözlerin ki; iltihaplı çıbanlardan müteşekkil pasaportsuz sürgünlüğümün ülkesi

Devamını Oku
Oğuz Kılıç

Ben korkunç krallığın deccallığından geldim.harabat cephelerde salkımsaçak patlayıp kokuşmuş cesetlerin enkazını getirdim.deccaliyet krallığınınmührünü silmek için zülfikarkılıçlar çektim damarlarıma..ey harabat krallık ürküntüyle dinleyin..tiksintinin mezarlıkta gövdelenmiş haliyim.. camkırıkları içinde kurtlarla çürümenin lanetli ustalığıyım bunu bildir! .. mezartaşını yıkan puhulu çığlığımdan kurtlanmış kefenler biçerim gövdelere..her soykırımın ızdıraplı vahşeti, dikenlitellerle Mezarlığıma çevrilir. mikroplu cesetlerin o kalebent laneti, kafatasım üstüne çakılır çivilerle..dikenli çarmıhlara çivilerle çakılıp golgothaya taşırım ızdırabın şerrini..Putlarına tapınakta küfürle tapanları, o sapıtmış kavimleri muştularım azapla. Lanetli kavimlere muştulanmış azabın; mutasyonlu halidir ürkütücü şiirim…Her lanetin çürümüş kadavrası intihar kusan dikenli pençemdedir..pençemdedir taksiratı kanlı cinayetlerin! vahşetin tapınağını paramparça ettiğimde; putperest kavimleri azapla ürküttüğümde; işte o gün Maddeleşip görünürüm gözlere.. deccaliyet krallığınınmührünü silmek için ibrahimi baltalar çekerim o leşlere... ey putperest krallığı çıldırarak dinleyin! ben putlardan tiksinmenin kapkaranlık haliyim… Mezarlıkta zuhretmenin korkunçlaşan şerriyim. Bunu bildir! Kılıçartığı cesetleri Damarıma gömmek içiin mahmuzlarım kısrağını nefretin..yarasa mezarlığında Şahdamarıma, küfrün hayvanları ürküntüyle birikir.. kurtlanmış kafatasla çürüme hayvanları; zırhlanmanın mahmuzunlarında leştir.. bataklığın çamurunda vebalar saçanları, pisliğin soykütüğünde kayıtlı sıçanları, şahdamar talanlayan vebalı hayvanları, işkenceye gömmenin yankısından gelirim..golgothada çarmıhlara gerilmek için; korkunç şerinnden gelirim zuhretmenin.. her cinayetin karabasan esvabı kafatası parçalanmış ürküntü pençemdedir..her intiharın taksiratı damarları kusulmuş yırtılmış kalbimdedir..zülfikarkılıçları kellelere çaldığımda; lanet canavarları gövdesiz bıraktığımda, mezarlıkta tabutlar gümbürtüyle açıldığında. o an nefretini kazanırım küfürbaz iblislerin…kurtlanmış hayvanların tıksırmış kırbacıyla çarmıhında kalırım emperyalist nefretin...vahşetin ateşgahını paramparça ettiğimde; ateşgah kavimleri azapla ürküttüğümde; işte o gün maddeleşip görünürüm gözlere..deccaliyet krallığınınmührünü silmek için Zülfikar kılıçları çalarım iblislere... ey şeytani krallık ürküntüyle dinleyin..ateşgahdan tiksinmenin kapkaranlık haliyim..

Devamını Oku
Oğuz Kılıç

intikamla intihar arasına kazılmış mezarlardan
o nükleer hayvanların diktatör ıssızlığından
katliamın postmodern vahşetiyle geçiyordum
orda; intiharlar, infilaklar, küfürbaz şaklarını
pranganın demiriyle lanetle kanırtırdı; soykırım
mezarlığının çatallanmış şeytanı çekirdeği

Devamını Oku
Oğuz Kılıç

bu yıldırımlı şehrin şimşekleri altında
ben putperest kentten toprağa döneceğim
yani ya cehenneminde çürüyeceğim yerin
ya nurlu mescidlerin secdeleri altında
çelenkli avlulardan hakka yürüyeceğim!

Devamını Oku
Oğuz Kılıç

O yükseldiğinde kameranın kadrajında şehvetle
yükselirdi yükselirdi yükselirdi ve...

Meşaleler istiflemiş ateş ırmaklarında, döker keder
ırmağa çingene isyankarlar…kelebek kanatları akıtır
hep sonbaharr..hıdırellez mevsimine mühürlenir şiirbaz;

Devamını Oku
Oğuz Kılıç

amonyaklı alkollerin krallığını yıkıp; İrinin
pisliğinde halüsinasyonla sızıp Kalan
şizofrenikhayvanlar da var konteynırda
Ve sakarat böcekleri zehirlikanatlarla İdrarlara
konduğunda, lağım çukurunda dışkıda vızladığında
kanlanmış pedler ve prezervatif Cesetleri de

Devamını Oku
Oğuz Kılıç

Ben kendi nefretimi maddeleştirmeye geldim!
Kafatası kulesini taaccuba raptederek;
zehirlerden devşirdiğim darpolmuş dipçikleri,
mezarların betonarme esvabına gömerek…
Ben kendi nefretimi görünür kılmaya geldim!
soykırım kazanında katliam şahlandığında,

Devamını Oku
Oğuz Kılıç

Orkestra gürültüsü, senfonik tragedya, korkunç klarnet ah
yırtıcıkuşların alkolün ilmeğinden sakarat geçirmesi hah
perhan: zehirlerin şerriyle kalafatlanan zehirzıkkım harami
Alkolçiçekleri ekilir trampetle zonklayan kasnağına orda;
Batakhane şiirinde zakkumlanmış alkollerde çalkalanan
Bir orkestradır intihar, kastanyetle vurulduğunda şakağından

Devamını Oku
Oğuz Kılıç

Mezbahaya öykünen şizofrenik kuğuların
kemiğinin iliğinden sıyrılması gibi
tersyüz olmuş gelinciğin köklerinden gövdesinin sıyrılması gibi
korkunç mezbahaların sayrılık çengelinde; Tersyüzolmuş derimden yüzülüp terk et beni! Öyle ki yelkovanını zehirlesin arsız akreplerim..
göğsünün çatlak coğrafyasında sarssın bizi Fayhattını tersyüz eden külhani depremlerim! Ben hala şifası kabuğunda saklı yaralarımın,cerahatli ambalajını kabuğundan sıyırıp yara koleksiyonları yapıyorum..
Ve eroinli şiirleri enjektöre çekerek Zehirli böceklere öykünen kelamımı

Devamını Oku
Oğuz Kılıç

Ama beni azapkar akbabaya çeviren; ıssız uçurumlara çeken korkunç çıplaklığının kuyusunda duruyorum.Dikenlitellerle kanatan; kanattıkça iltihapları kabuğundan sıyıran çıplaklığının kuyusunda durup cerahatli yaraların koleksiyonunu yapıyorum.Aşkın tarikatında platonik takılıp cinselliğinin ürkünç uçurumunda dervişane bir şekilde parçalanıyorum..Yani,içinde kartalların kaynaştığı, akbabanın içinde volta attığı; sarp kayalıklarla dolu uçurumun kıyısında…Türbedar hüzünlerin çaputları çürümüş sokağında kanıyorum efkar tarikatındaki dergahların cüzam makamında..ve peltepelte kançiçekleri büyütürüm tohumlanmış şehvetinin ıssızlığında..beni kendine çeken yerçekiminin manyetik alanında; gözbebeğinin kayalığına şiddetlice çarpınca; kirlenmiş çaputlara saplanan o türbeden yüreğim paramparça kalıyor anla! paramparça yüreğimle daha ne kadar uçurumlu dehlizine ineceğim kederin…Daha ne kadar Hüznün Sarnıçlarında taşlaşmış heykellerin bin yıllık efkarıyla esriyeceğim Yerebatan ağıtlarla..Bu yılanların ve akreplerin çiftleştiği kuyularda zehirkusan akreplerle daha ne kadar azabın kuyusunda zehirleneceğim ha? ? Evet bu girdiğim intihar komasında siyahın beyaza aktığı ten girdaplarında okyanuslar sıçratan kasırgalarda; kirpiğinin kayalığından sağnaklar fışkırtan kırlangıç fırtınasında nasıl darmadağınım gözbebeğinin dalgakıran kıyısında..Kriminal mevsimlerin cinnet türkülerinde adın failimeçhul bir cinayet formunda kalmalı aklımda ve sevişmekten acıdığımız şarampol yokuşunda kadavramız bulunmalı otopsi masasında! Ne vakit dokunsam neşterle kadavrana dikenlitellerle kanar sevdam hala..


Ambalajı yırtık yamalı yaralarla uluyorum kuyularda.. Yırtılan yaraların estetiğini güllerinin dikeniyle dikerek düğümlüyorum göğsündeki aşka.. Ve acil servislerde ambulanslar, zehirli serumları taşırken gürültüyle ciğerimdeki otoyola..Hiçbir yara bandajı onarmıyor cerahatli sevdaların kanayan kelamını…hiçbir cerrah dikemiyor amelyat masasında yırtılan efkarımın kefenlemiş kumaşını…Akreple yelkovan saat kadranında çiftleşirken,feodal türküler damarımdan mürekkep damıtırken; kadranında kanayan melankolik zaman oluyor duvarlarda.. Bense saçlarından şeytan uçurtmaları dikiyorum göğ(s) ünün kıyısına.. dumanlı dokusundan kefenlenmiş kumaşlar dokuyorum yüreğinin fabrikatezgahında..Sana pornografik intihar tasarlıyorum uzunmetraj acılardan müteşekkil kabus senaryosunda.. Senaryonun reklamı milimetrik kamerada dönüyor beyazperdene yansıyan intihar fragmanında..Daha nekadar yerebatan sarnıçlarda medusa heykelinin hipnozunda taşlaşacak depresyonlu marazlarım..Daha ne kadar yedikulezindanında şehzade acılar boşanacak küfür saltanatının payitaht makamında...Çürümüş çaputlarla donanmış; aşkın hurafeleriyle dağlanmış türbelerde, hangi intiharın türbedarıyım orda? Ben yüzümde karakavruk ağrılarla; damarımda açan gayyaçiçeklerinin işkence ağıtında bekliyorum hüzünkar şehirlerin mezarlığında.. sen yine çarp beni mevsimsiz patlayan demirden sağnaklara! Çarp beni acıt katlet ansızın patlayan kurşuni sağnaklarda! Evet bu girdiğim girdap makamında hüzzamkar ağıtlar fışkıracak saçlarının kayalığında. Kirpiğinden kasırgalar damıtırken perişanım cüzamkar acıları emzirmiş sonbahar tarlasında.. Damarımdan müntehir çağlayanlar fışkıracak kırağılar damlayan pervazında ahımın.. Güvercin fırtınası boşansın artık; kirpiğinin pervazından madrabaz sokakların..Artık damarımdaki çağlayanla boğmalıyım seni ciğerime döşenen otopsimasasında…Ve kadavra yüreğimiz bulunmalı failimeçhul cinayetin işlendiği sonbaharda..Ne vakit dokunsam neşterle kadavrana dikenlitellerle kanar sevdam hala..

Devamını Oku