Doyamazken sevgilinin güzellikler dolu sesine
Gece yarısı konuşmalarında;
Hayat susarak doymayı öğretiyor bana.
Susayarak doyuyorum SANA.
Hayat engeller koyuyor önüme.
Engellerinde yetişmiyor yâre ellerim.
Faydasız kalıyor çıktığım tüm yollar.
Ben sana gelmek isterken her adımda
Beni senden götürüyor yollar.
Yüzyılın kaybısın ey yar…
Seni özlüyorum
İçimde bitmiyor uçurumlar.
Ama anladım; unuttun beni.
Bende…
Unuturum seni.
Unutamasam da… Avuturum.
Aslında yalan ben seni nasıl unuturum?
Hem İstanbulumsun sen benim.
Sen kapısından geçtiğim o büyülü kentsin.
Bir türlü surlarını aşamadığım.
Varsın bundan gayrisi yalan olsun
Adın bende saklı kalsın.
Ben sende tutuklu;
Varsın ne anan ne baban
Varsın geçmesin zaman.
Varsın Sezen sağ olsun.
Acımı demlerim nasılsa.
Aşka düşerim şarkılarınla, aşka ayrılık bulaşır.
Bulaşıklık bize yakışmaz bilirsin.
Ben sende bir beni yitirdim.
Vazgeçer miydim kendimden;
Ellerim yetişseydi.
Gözlerine bakabilseydim günahsızca.
Ellerimden, beni ben yapan gözlerimden vazgeçer miydim?
Çok istedim.
Hem de ne çok istedim.
Ama bilirsin hoyratça istekler değildir bizim gemimizin rüzgârı.
Hak edilmemiş mutluluklar değildir harcımız.
Bedelini ödeyemediklerimiz vardı.
Ve bedelsiz aşk adamı günaha sokardı.
Hâsılı yaren, hayat yalandı.
Şimdi yazar birileri.
Gözünün karasını, geceye âşık ruhunu;
Saçının yüreğime düşen dalgasını;
Ruhunun semavi güzelliğini yazar.
Ulaşılmazlığında yıldızların, yıldızları kıskandıran duruşunu;
Saf taylar gibi asalet kokan bakışını.
Bir adını değil namını yazar kalemler.
Ama ellerim yok ki.
Yazılanları okuyacak gözlerim yok ki.
Susuşuna isyan ettiğim her gecede.
Anlıyorum.
Hakkını veriyorum yar!
Bir filmin son karesi gibi son yazar.
Ve perde kapanır.
Herkes yükünü alır.
Susmak demi şaire, konuşmak kaleme kalır.
Usul usul uçar içinden canın;
Gece yarısı sancılarında;
Hiç yaşamadım sanırsın.
Ben anlatırım sen ağlarsın.
Hayat, derslerin sonu yok
Öğretiyor yeniden, usanmadan, ödül ve cezalarla
Sorsan ne öğrendin.
Sorsan ne bıraktın geriye.
Aşka düşmeyen bilemez aşkı kitaplardan.
Yalancıdır; bir sevgilinin kollarında olmadığı için kâğıtla kalemle kırıştıranlar.
Ve bir gece bir yalandan çıktı tüm bu yazılanlar…
Anlayacağın denktir bu âlemde,
Öğütler ve yalanlar…
Kayıt Tarihi : 22.8.2007 00:01:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu akşam değerli bir dostum aradı her zamanki yerde buluşalım dedi. Gittim efkar vardı gözlerinde... İki şekerli kahve söyledik ama kahve yetmedi hüzünleri dağıtmaya.. Bizde yüklendik hayallerimizi sokaklarında adını sayıkladığım şehri arşınlamaya başladık. O anlattı sevdiği dilberin güzelliklerini ve adını konulmaz büyük özlemlerini; ben dinledim... Her şeyin sustuğu bir aralık. İşte şimdi arasa ne güzel olurdu diye içlendi... Az sonra telefonu çalmaya başladı arayan o değildi.. Ev sahibi.... Tuhaf bir heyacan ve ansızın saplanan ağrı o değildi işte... Telefonum çaldığında hep sensin sandığım zamanlar geldi aklıma bende içlendim. Tanıdık bir hayal kırıklığı o ya da sen değildin işte arayan...Güzel insan anlatmaya başladı yeniden ama bir sevgili nasıl anlatılırsa öyle; sevgiyle anlattı... O anlatırken ben bendeki sevginin dengi olan seni düşünmeye başladım. Dahada anlamlı oldu ağzından dökülen kelimeler.Sonra bende bir iki kelam ettim ama şairlik yazarlık hak getire o kadar da edebi olamıyordu başıbozuk özlemler dile gelirken... Bir acemi gibi sıraladım cümleleri. ve edebi cümle kurma sırası ondaydı... Şöyle dedi: -Git! Ama bil sana gönül koymuyorum. Kırılmıyorum....Şimdi istersen git! Evet özetiydi duyguların. ve iyi hissettiriyordu bana. Bunu sana da söylemek geçti içimden.... -Evet git ama bil ki gönül koymuyorum sana... Ve bu olay sadece benim gönül meselem değildi. Haklı saysanda başkalarını; biliyorsun kimselerin baskısıyla kimselerin bit demesiyle bitmezdi sevda... Bu günlerde bir kitap okuyorum. Anlattığı şey şu: Hayat bir satış çağrısıdır. Ve satış ancak siz vazgeçtiğinizde sona erer.Evet Sevda satılık değildir. Ama sen benim sevdamı uzun zaman önce satın almıştın. Hemde sevdan pahasına... Bu günlerde bu duyguyu daha çok sordular oldum. Vazgeçmesek dağları delemesemde kapıları zorlardım biliyorsun çölleri aşamasamda yüzme bilmediğim halde senin için denizleri aşardım... Ama yetmiyor bir aşığın duaları... Hele ben gibi günahkarsa. Oysa göktaşı çarpması dışında başıma gelen once şey ve hepsinin üstüne senin yokluğun. Biliyorum birileri okuyacak bu satırları ama ben yalnız sen oku diye yazıyorum. Hiçbir zaman okumasanda hiçbir şey fark etmez. Çünkü o kadar uzaktasın o kadar yoksun ki sana gönül bile koyamıyorum... Oysa olsaydın dediğim kaç dem geçti. Bir gün olur ya takılırsa gözlerin bu satırlara gel! sen dizelere takılma ve usulca yaklaş limanlarıma. Çünkü söylenecek çok şeyim var ve ben söyleyeceğim mahşere kadar sen hiç duymasan da... Bu uzun yazıyı okuma zahmetine katlanan üçüncü kişi... Sabrın ve anlayışın için sanada teşekkürler...

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!