Ağırlığın bende
neleri ayırdı
bir bilsen,
bedenimi ruhumdan.
Öfke yoksa
içinde
yok olmaz
..
bugün günlerden öfke
tanrı katında sıkılır
peşinden sürüklendiği
titreyen ışıltı gözlerimde
mevsimin sesi kulaklarımda
bir kibrit çöpü parmaklarım
..
Gözlerinmi yaşlı senin ey çocuk
Nedir bu gözlerinde biriken yaşlar
Nedir seni bukadar üzen
Sen daha küçüksün çocuk
Üzülme...
Birgün dinecek bu öfke
Bu kavga bu bomba sesleri
..
Arılar çiçeklerle beslenirler bal yaparlar;
Sinekler pisliklerle beslenirler mikrop saçarlar…
Cahiller kördür şaşı bakarlar;
Dürüstler kendi yollarında yürürken,
Yalancılar kendi çukurlarını açarlar! ..
Karanlık aydınlıktan, yalan gerçekten;
Öfke ve şiddet sabırdan korkarlar ve kaçarlar;
..
Ana ben gurbet ellere dutsum duseli hergun huzunlere burundum
Merhamet dolu bakislarindan mahrum,herkesten uzak koselerde buzuldum
Ana ben gurbet ellere dutsum duseli ben gibi saclarima aklar dustu…
Gencligimin baharina sonbahar huznu coktu,yaslandim ana…
Ana yanima koydugun gunahsiz merhamet dolu bakislarin,aglamakli sesin adimlarima guc oluyor…
Sevdami bilincle biliyorum ana!
Her yumruk her ofke dolu gozyasi buyutuyor yuregimin sinir bilmez tevekkulunu…
..
Yalnızlık sırça sarayında yalnız yaşasa
Gözyaşları kristal şişede şişelenip buzdolabına saklansa
Hastalık bir saatlik misafir olsa
Kimsesizlik çatı katında inzivaya çekilse.
Öfke ve hırs prangaya mahkûm edilse.
Kin ve yalan birbirine küsüp, hiç barışmasa
Gülümsemek sadaka,
..
çok uzağıma kaldın
gerinden ağardığım
ayrılıklarda saldın
berinden çığırdığım
içimden geçtiğin an
sehere duysan ezan
..
Beklenilen an geldi ve iste, onlar karsimda
Bana dogru mesafeleri kisaliyor adim adim
Gozleri keskin keskin acimasizca hizlica...
An ve an yuzlerinde o:(o bakislar...
Yüregimin ritmi siddetli siddetli artarken
Nefesin kesik kesik bakislarim saskinca
..
Kolye ucunda bölünmüş bir haritaydın
Acıların, sevinçlerin buruk hep…
Tellere takılı kalırdı hayallerin
Teninden dökülürdü acı geçmişin;
Bir tarafın öfke, bir tarafın sevda
Kimi bir dua fısıldarken toprağına,
..
Karanlık gecenin en kuytu yerinde
Uykumda... En derinde.
Bir güneş gibi aydınlandı yüzün.
Boynun bükük,
Biraz kederli...
Ama râzı Kader'e.
Bende öfke ile karışık biraz hüzün.
..
Gidişlerdi korkularım vefasızlıktı
tutulmayan elim, dinlenmeyen sözüm,
Bakışlardı korkum.
Üstüme çöreklenen acılar,
Gönül kafesimden sokuyordu korkular,
Ayıramadığım kaygıydı, dindiremediğim öfke.
..
Aptal olucu zamanı kullanmanın en belirgin özelliği, transfer durumlar içinde kendisini aptal zamanı kullanıyor olmaktan beri ve azat etmesidir. Aptal zamanı kullanmanın alameti, transfer olucu duyguların kullanımıyla, kendinden geçişin patolojik dramlarına kadar nüksetmesiyledir. Aptallığın kendisine görev verilir.
Aptal zamanı kullanan, asılında böylesi duygu basınçlarını almaya hazır olmuştur. Kendisini bombayla patlatır; kitleleri imha edici davranış bozukluklarını, en ulvi amaç gerçeklenmesi oluşla yapar! Seçilmiş içinde nasiple kul olmakla gaipten sesler duyar, Bu duymalar doğrultusunda çocuğunu ya da bir başkasını öldürmekle bu seçilmiş ligin gereğini yerine getirmiş olur.
Aptallık konuları bir nefret, bir öfke, bir kışkırtma eşliğinde aptala yatkınlıktı çan eğrisi tabanı kişilere enjekte edilirler. Bu nedenle pek çokturlar. Aptal zamanı kullanmak kolaydır. Aptal zamanı kullanır olmamak, bir emek ve bir direnç olmakla hayli bir güç harcanması zorluk oluşla ellerinde iken; bunlar pasif oluşun en az emek gerektirmesiyle daha çok aptallık modunu yeğlerler.
Aptallığın kendisi başarı olmadığı halde, aptallık zamanını kullananlar başarıyı kendisine mal etmeyi süreçlenmelidir. Kendisi tümden başarısız ve olumsuzluk içinde iken başkasını kusurlu başarısız görüp mevziisinin en kararlı mevzi olduğuna inandırılırlar. Giderek bu, kendi kendine telkin ve kendi kendine büyülenme olur. Öz eleştiri yapmaz ve öz eleştiriden de özellikle ve şiddetle kaçınırlar.
..
‘Özgürlük medeniyetin insana bir armağanı değildir. Hiç medeniyet yokken insanoğlu çok daha özgürdü’. Kızılderili Atasözü
Büyümek istedikçe birbirimize çocuklaşmışız
Ne çok azalmışız gönülde yoktan bahanelerle
Bir selama, bir kelama hiç mi vakit kalmamış!
Küçülüp azalmışız biz kendi derinliklerimizde
..
Nerede,solmuş bir gül bahçesi,
başını eğmiş bir başak,
toprağını geri almak için,
kıyıları öfke öfke döven bir dalga görsem,
sen düşersin aklıma,
eşsiz memleketim Fatsa!
..
Öfkeyle kurulmuş
Şehirlerinden birinde insanların.
Adamın biri!
Tüm cevapları normal!
Yanından geçerken asla duyamazsın.
Adam şehir kadar öfkeli.
Kimseye de soramazsın
..
Salıverdim toprağa bedenimi
Tüm çıplaklığıyla
Öfke nedir bilmezdim bazen
Takılmış bir kelebeğe uçar giderim
Hayat ırmağında
Yaşanmış bir Ceylan misali
Tarihe aşikârım ben
..
Yeter bunca eziyet!
Bunca öfke...
Yeter çektirdiğin,
Bu sonsuz işkence...
Bilmezmisin ki;
Sabrında bir sınırı var.
Oda biter bir gün
..
Nasıl reva gördün gözlerine bu kadar nefret dolu bakmalarını...
Sığar mı sandın gözbebeklerine bu kadar öfke ve kin?
Taşıyabilirmi sandın bu kadar ağır bir cephaneyi.
Bir bakışta kaç yüreği öldürür hiddetin?
Bu kadar zor mu gözlerinde sevgi barındırmak?
Oysa bir pamuk kadar hafiftir sevgi,
Ağır gelmez ne gözlerine ne de deydiği gönüllere.
..
Uyumuyor öfkem her gün artıyor
Ruhum daralıp dayanamıyor sesini
Duymak bile yetiyor öfkemin uyanışına
Bu nasıl bin kindir bilmiyorum
Af diliyorum rabbimden duygumu yitirdim
Öyle bir yara aldım ki kelimelere dökemiyorum
Hani baba yarısıydı ya kesip attığı
Tırnağının mikrobu bile olmaya layık değilsin
Nefret ediyorum haykırmak istiyorum yüzüne karşı
Bir yanım durduruyor yine öfkeme hâkim olamamaktan korkuyorum
Yarım bıraktığım öfkemi anlatmaya devam yine
Boş sayfa bırakmayacak haykıracağım sitemimi öfke kinimi
Durup düşünüyorum seni anımsayacak bir iki hatıradan başka bir şey yok
Bir iki demem lafın gelişi değil bir iki ikincisi sana öfkemi kusmama sebep hatıram
İtham ediyorum seni vefasızlığına
Seni anımsayıp duygulanacak özlem duyacak bir sevgi bağıda kurulmamıştı zaten
Anlatacak çok şey var aslında duymaya kalbin dayanacak mı bilemiyorum bir hayli yaşlanmışsın
Kaldıramazsın haykırışımı sen hiç yarısı olmadın ki babamın
Sen babamın yarısı olmayı değil tırnağının mikrobu olmayı da hak etmiyorsun ki
Yıllar geçirdin hayat kavgasında unuttun hatırlamadın
Benimde bir hayat kavgam var ama içimdeki sana olan öfkemi uyutup unutamıyorum
Ben seni amcalığa kabul etmiştim bu yüzden sanırım öfkem
Ama sen beni yeğen olarak kabul etmemişin
El olmuşum hatıra değmeyen anımsanmaya gerek görülmeyen
Öfkem ulaşılmaz patlak volkanlar gibi yüksek erişilmez söndürülemez
On yedi yıldır hala ilk patlamış hali gibi lavlarını deniz yapmış çoğalttıkça çoğaltıyor
Seni bu denizde öfkemle boğmak ölmeden yüzüne haykırmak istiyorum
Beni affet toprak babam seninle aynı kanı taşıyana duyduğum öfke için kin için
Belki sen hayatta olsaydın geçerdi senin içindeki kızgınlığın ama benim geçmiyor geçmeyecek babammmm…
..
Tam göz hizamda çehren,
Ufak bir tebessüm,
Genişçe öfke uzaktan seçilen,
Hasat mevsimi gibi,kesip biçiyor o çehren,
Bir kaş çatımlıktı mesafem,
Uçurumları geçti bak! Bu çehren,
..