Yalnızlık ormanından denize doğru inen,
yaşamak dalgalarının bile
yumuşatamadığı falez...benim.
Hırçınlığım dünyaya hıncım kendime.
Öfke sellerine kapılıp da bazen,
çırpınarak boğulan... benim.
..
ATIVER GÖNÜL YÜKÜNÜ DÜN DÜNDE KALSIN
Vakit ayırabilseydik sevgiye, aşka,
Husumetin, melanetin çeyreği kadar;
Ne yüreğinde nefret, ne kin, ne de öfke;
Ne mutsuz olurduk bunca, ne derdik keşke.
..
belki bir gecenın ıssız sabahında
belkı gecenın zifiri kuytusunda
hali hayali belli olmayan
düşlerini geçmişte bırakmış
ne düşüneni var nede seveni
sadece tek bildigi
geçmiş zamanlarda birini çok sevdigi
..
Dünyanın en büyük gerçeklerinden biri ölüm. Yüce Allah'ın da adaletinin tecelli ettiği en güzel alanlardan birisi kanımca. Yüz yıl da yaşasan bin yıl da sonun da onun buyurduğu üzere ''Bütün nefisler ölümü tadacaktır, sonra bize döndürüleceksiniz.'' Ankebut/57 ayetinin neticesinde, canımızı o mübarek meleğe yani Azrail as.'a teslim edeceğiz.
Hepinizin bildiği gibi dünyanın çeşitli coğrafyalarında her dakika her saat kan ve gözyaşı dökülüyor. Tabi ki Yüce Rabbim ve melekler olup bitenlerin hepsini saniyesi saniyesine kayıt altına alıyor. Orta Doğu asırlardan beri kaynayan kazan zaten. Orada epeydir sükunet ve barış olmadığı bilinen bir gerçek. Başta petrol olmak üzere diğer doğal zenginlikleri ile de emperyalizmin baş hedefi konumunda. ABD'nin güdümünde ki İsrail ve diğer Arap ülkeleri her an birbirlerini boğazlamak için fırsat kolluyorlar. Yerle bir olmuş ve sadece adı olan bir Filistin Devleti, yanı başında İsrail ve Hamas gibi, Hizbullah gibi, bilumum küçük ve orta çaplı oluşumlar. Kimisinin terör örgütü dediği, kimisinin de bağımsızlık savaşçısı olarak adlandırdığı marjinal gruplar. Bu coğrafyada çocuklar, bebekler de dahil çoğu kimse eceli ile ölmeye hasret artık. Ya bir şarapnel parçası ile, ya kimyasal bir silah ile ya da uçaktan atılan bir füze ile ruhunu Rahman'a teslim ediyor...
..
Kendime kızıyorum, alıp kendimi karşıma ağzıma geleni sayıyorum, yaşadığım her günün bilânçosu koskocam bir fiyasko her defasında, kederimin hüznümün üstünü örtüyorum kıyısı köşesi açıldıkça, yüzümde eğreti bir tebessüm ve arkası gelmez gelip geçici kahkahalarım suya yazı yazmaktan farksız. Bir şey var ana yoldan çıkmış ve bütün yan yolarda kendini arayan adres bilemez bir yanım hep oldu benim. Her şey yolunda sandıkça şehrin arka sokaklarında yeni yan yolarda kaybolup kaybolup kendimi bulmalarımdan bıkıp usandım. Her sevmem dev bir faciaya dönüşüyordu sürekli ve sevmekten korkmalarımın bir açıklaması hep oldu. İçimde tadına doyamadığım bir öfke, şiddet fırtınası, kanlı bıçaklı yanarlımı daha çok seviyorum artık ve yeterince düşmanım olmalı artık. Birde 'Hayır' demeyi öğrenmeliyim, 'peki olur hallederiz ' lerimden yorgun bitkin düşmüşüm. Neremden bakarsam bakayım dev bir yalnızlıktım her defasında, bu yalnızlıktan kurtulmak içindi sürekli kalabalıklar içinde dolaşmam, o kalabalıkların içinde bile kimsizdim, kimsesizdim. Bütün öteki sandalyelerin boşluğu üstüme üstüme yürürken, sırf o boşlukları doldursun diye gelişi güzel oturttuğum insanlarım, en fazla çayının son yudumunu alana kadar ordaydı, sonrası 'hoşça kal' yine görüşürüz kendine iyi bak kısmı bile olmayan...
Öteki insanlar bir günlüğüne olsun artık olmasa, içinden geçtiğimiz bütün bulvarlar bomboş, mağazaların yürüyen merdivenleri aniden durmuş ve basamaklarda öylesine donup kalmış kıpırtısız insanlar, bir tek senle ben olsak, yanlarından geçsek bizi duymasalar, ne bir korna sesi ne bir kırmızı ışık, sürekli yanımda olsan, elimi uzattığımda parmak uçlarımda duysam seni, seslendiğinde adımı dinlesem senin sesinin renginden ve 'efendim' demsem bir daha söyle diye. 'duralım azcık yoruldum' desen, başını omzuma koysan, saç tellerin yüzümde, nefes alışını duysam, bana olan güveni, bana olan inancını hissedebilsem ve bilsem ben senin için iyi bir adamım. Bütün gün yaşayabilsem senin bana olan inancını senle birlikte, sonra ertesi gün deliksiz bir uyku ölüm. Buna rağmen sigaramı yakarken elimden çekip alsan çakmağı 'içme şu zıkkımı öleceksin' desen, oysa ertesi gün zaten ölsemm...
Hep alıp başımı gitmekten söz ederdim bilirsin, oysa ben beni geride bırakarak yeni bir benle çıkmak istiyordum bütün bu yolculuklara, alıp başımı gittikçe peşimden geliyorum, kimi zaman çıkartıp çantamda hiç olmayan silahımı, kendimi takip eden bana ateş etme dürtüleri'def olup git senden kurtulmak istiyorum ben'...
Öylesine yalnızım ki ve o kadar çok özledim ki seni, bunu sen bile bilmiyorsun
13. 08. 2010 Saat 17.30
..
Sinir,
Gözlerden
kin olarak akan,
Öfkenin surete
hapsedilmiş hali
O kadar ki gülünç..
Her bir öfkede
..
ölüm sessizliği ile bir gece duruşu
yol alıyordu ağlamaklı sabahlara
saltanatı kollarında sarkaç gibi
sallandıkça bakıyordu
nerede diyordu her geçen güne
nerede
bir zamanlar müzeyyen değil miydi saçlarında anılar
..
Bulursun beni yanında
Zalim düzene karşı her isyanında
Anarsın beni
Zalime sıktığın her kurşunda
Dillerde isyan
Kalblerde hicran
Gözlerde nem
..
Öfke ateş gibidir
İnsanı yer bitirir.
Öfkeni yenemezsen.
Başına iş getirir.
İnsandır hata yapar
Doğru yolundan sapar.
..
Ey kalbimin kerem yeri
içimdeki öfke putunu
maskeleyen merhamet
Beni artık azad et
Bırak sancağın düştüğü yere
Şüpheli bir paket gibi
Şiirden cinayet gibi
..
Şeytanın ırgatları köpükten adamlara
Şu dipsiz iklimlerden bağırabilsem ele
Mahşere ramak kala uçurum zamanlara
Üç beş satır çığlıkla ne geçtiyse rastgele
Hepsi edip hep âlim kelamın kancıkları
Beyaz camın uğruna lekelenmişler sette
..
Öfke insana zarar
Ona kadar saymalı.
Hemen vermeli karar
Söze nokta koymalı.
Eğer öfkelenirsen
Hemen yerini değiş.
..
Ne yazık! Olaylar karşısında şaşkınız. Kimi gözden çıkaracaksın. Kimi ayıracaksın, Biz birlikte değimliyiz. Biz can olmadık mı? Biz birlikte yanmadık mı? Yoksulluk kilit vurmuşken kapımıza, sesimiz çıktımı? Çok şey mi istedik şu hayattan? Değil elbet. Yalnızca yaşayabilmek, yoksulda olsak güneşli bir günün, Türkiye’nin Bahçesinde yaşayabilmeyi istedik.
Biz böyle değildik! Halk böyle değildi! Bir tas çorba yeter bize diyebilecek kadar kanaatkâr, başkasının mutluluğunu isteyebilecek kadar fedakâr değimliydik. Ne oldu bize?
Bu ülke, ne şartlarla bu günlere geldi. Ölüme gülerek gidenler, vatan saol’sun diyenler bizler değimliyiz. Kurtuluş savaşında yedi düvele karşı birlikte savaşanlar cepheden cepheye birlikte koşanlar bizler değimliyiz. Biz o insanların torunları değimliyiz? Birlikte devlet yöneten, birlikte iş yapan ve kız alıp vererek akraba olanlar bizler değimliyiz. Kimi kimden ayıracaksınız? Bu kindarlık kime?
Ne oldu bize? Televizyonlarda gözleri dönmüş insanlar görüyoruz. Yakıp yıkan insanlar… Hiç terettüt göstermeden Allah’ın yarattığı insanı öldürme amacıyla üzerine araçlarını sürenler kimler? Niçin bu öfke? Ne yapılmak isteniyor?
Sakın haa..Bu ülke hepimizin.Bu ülkeye eğer bir şey olursa içinde hepimiz yanar gideriz.Bu ülke büyük sevdalara gebe…Büyük işler olsun istiyoruz.Birlikte Atatürk’ün gösterdiği “muasır medeniyetler seviyesine ‘’çıkmak istiyoruz.Yoksulluk bizim kaderimiz değil.Çalışmadan kazanmak isteyenlere,ülkemizde huzuru bozmak isteyenlere müsaade edilmeyeceğini herkesin bilmesi gerekir.Okul çağındaki öğrencileri sokağa döken kişilerin nasıl haklı sebepleri olabilir? Yoklukla mücadele eden,alın teri ile çalışan insanlarımızı huzursuz etmek kimin haddine!
Bizler çok şey istemiyoruz. Yaşamak istiyoruz, birlikte barış içerisinde yaşamak istiyoruz ama barışın olması savaşla gerçekleşemez. Hem de kalleşçe arkadan vurularak şehitlerin üzerine barış inşa edilebilirmi?
Bu ülke hepimizin. Birbirimizi anlamak ve birlikte yaşamak zorundayız. Farklılıklar zenginliklerimizdir. Ama bu farklılıkları kaşıyarak bir şeyler elde ederim diyen düşünenler büyük yanlış ve gaflet içerisindedirler. Bu Millet bünyesinde çok değişik toplulukları barındırdı. Hiç ayrım yapmadan yüzyıllarca birlikte yaşadı. Bizler o insanların torunlarıyız ve bunu başarabilecek güçteyiz.
..
Acı,sevinç,gözyaşı,
Besler büyük aşkları,
Fazla naz usandırır,
Bıktırır aşıkları.
Güven ile sadakat,
Besler büyük aşkları.
..
İntikam, intikam, intikam,
Titriyor bedenim intikam,
Başka bir şey görmüyor gözlerim, intikam,
Bu nasıl bir kin, almıyor beynim,
Bir öfke ki çağlayan gibi,
Bir kükreyiş, bir haykırış ki,
Sanırsın titretiyor yeri göğü,
..
o şimdi uzakta
yanımda cehennem koruyucuları
muhabbet keder,öfke ve acı
hesap soruyorlar bir bir
anlatamıyor içkiler içimdeki sızıyı
iblisler huzursuz
..
Ağlayan bulut’un damlası olsam
Yağan yağmurların hamlesi olsam
Toprakta yeşeren cümlesi olsam
Bulutlar rahmetin keser mi bacım
Boş değil yalvarış ulu Mevla’ya
Aç sen ellerini yönel duaya
..
(Tunç İlinden Bakır İline giden kervana dair.)
Yepyeni yabancılıklar için
gün üstüne gün konarken yeni yollarda
her adım tırnaktan kopan bir parça ettir
Öfke biriktirmektir göçmek
..
Asıl olan insanın kendi asaletidir,
Otun bile köküne bakılır iken...
Kötü olan nerede olsa kötüdür,
Gül de açsa değişmez o diken!
..
NE ÖFKE NE KAVGA
Öfke dile gelir, gözler kararır
Nefis şaha kalkar, canavar olur
Gözden perde düşer, yüzler kızarır
Akıl sözü söyler, pişmanlık olur
..