O'nun izindeyim... Şiiri - Şah Ali Yaşar

Şah Ali Yaşar
298

ŞİİR


10

TAKİPÇİ

O'nun izindeyim...

O’nu tanıdığımda altı yaşındaydım
Toprak damımızın duvarında asılıydı resmi
Ve etrafında tarihin gül yüzlü gençleri
Yıldızları çevreleyen ay gibiydi!..
Yaşları farklı da olsa
Farklı da olsa memleketleri
Benzemeseler de başkalarına
Andırmasalar da birilerini
İç içeydi fikirler
Omuzlar yan yana
Adımlar gümbür gümbür ileriydi!..

O’nu tanıdığımda altı yaşındaydım
Adını, taşlı sopalı kavgalardan
Çakımla kazıdığım ağaçlardan öğrendim
En çok da kara dutla yazmayı kapılara
Trafik levhalarına ziftle çizmeyi beğendim!..

Karşıt görüşlüyle göz göze gelmek
Yürürken omuz omuza değmek
Yeterli sebebiydi kızılca kıyametin
İster vatanın bölünmez bütünlüğü olsun
İster sevgiden yana niyetin!..

Altı yaşındaydım daha
Silah tutacak bileğim olmasa da
Silah çekilecek kadar adamdan sayılmıştım
Karaydı geceleri güneydoğunun
Yolları ıssız
Öldüğümü sanarak korkudan bayılmıştım!..

Zor olan ‘necisin?’ sorularına muhatap olmak
Cevaben künyeni kekelemeden haykırmaktı
Hele de yakın durmak sağduyulu görüşlere
Kendi çapında zalime cephe almak
Ülkeyi sevmek ölümü hiçe saymaktı!..

Yumruk yumruk büyüdüm ben
Kurşun kurşun serpildim
Fırtınalar bırakmadı yakamı
Öldüm öldüm dirildim!..
Koltuğumun altına sığmıyordu kalın kitaplar
Ozanların gür sesleri kulaklarımdan gitmiyordu
Yakışmazdı yanaşmak bayrağa dil uzatana
Bağdaşmazdı karışmak toprağa göz koyana
Okudukça bitmiyordu acılar
Sessiz kalmak yetmiyordu!..

Rutin darbeler vuruyordu haki renkler
Ha bre ihbarımı duyuruyordu ulusal radyolar
Boy boy hedef gösteriliyordum sür manşet
Gün be gün kapana kıstırılıyordum düstursuz
İşi kılıfına uyduruyordu tedarikli senaryolar!..

Taş duvarlar örülüyordu önüme
Boyumun ölçüsüne göre darağaçları kuruluyordu
Yalnızlık boğazıma kılçık gibi saplanıyordu hücremde
Yoruyordu beynimi düşünceler
Yoruyordu bedenimi işkenceler
İçimdeki çocuk, öptüğü ellerce vuruluyordu!..

Hayatı bağışlamışlarcasına salıyorlardı yıllar sonra
Yıllar sonra şartlı da olsa kavuşuyordum gökyüzüne
Gidenler gelmemişti oysa
Kalanlar muzdarip
Kımıldadıkça daralıyordu alanım
Hatırladıkça aksıyordu her iki yanım
Kaybettiklerim bir bir çıkıyordu su yüzüne…

Bir çiçeğe dokunabiliyordum
Bir çocuğu sevebiliyordum kayıtsız
Bir kuşu uçurabiliyordum avuçlarımda
Bir çınarı kucaklayabiliyordum hasretle
Bir ateşi tutuşturabiliyordum yakıtsız!..

Yürürken başımı dik tutabilsem de
Romatizma kırıyordu dizlerimi
Gölgede durmak istemiyordu canım
Karanlık boğuyordu adeta
Güneş kamaştırıyordu gözlerimi
Alışık değildim bakmaya!..

O'nu tanıdığımda altı yaşındaydım
Çok sular akmıştı bu köprünün altında
Nice rüzgarlar esmişti afeti düşman
Nice yolcular konaklamıştı bu büyük handa
Yıllar sonra yüzünü görmek nasip oluyordu
Baba oğul gibi sarılıyorduk birbirimize
Deştikçe geçmişi gözlerimiz doluyordu!..

Hikmeti nedir bilinmez
O gün karlar yağıyordu Ankara’ya
O gün Ankara karalar bağlıyordu
Kanıyordu yaram büsbütün
Yanıyordu öksüz kalmış yüreğim
Milyonlarca insan gidişine ağlıyordu!..

O’nu tanıdığımda altı yaşındaydım
Şimdi ömrümün güzündeyim
Zamanın haricinden değişen bir şey yok
Dün ne isem, bugün de o
Işığının izindeyim!..

Şah Ali Yaşar
Kayıt Tarihi : 25.9.2005 15:07:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Şah Ali Yaşar