Gönül sandığından sökün eder anılar,
Zamanın sis perdesi usulca aralanır.
Bir tebessüm belirir, gözler buğulanır,
Ah, o eski bayramlar, nasıl da aranır!
Sabah ezanıyla bir sevinç dolardı içe,
Mis gibi sabun kokusu, tertemiz bir neşe.
Yepyeni pabuçlarla koşardık bahçeye,
O masum heyecanla, her köşe bucağa.
Mutfaktan süzülürdü o eşsiz rayihalar,
Anne eli değmiş börekler, tatlılar, sarmalar.
Büyük bir sofra kurulur, eksilmezdi kahkahalar,
Kalpler bir olurdu, silinirdi tüm gamlar.
Çınlardı kapı zilleri, dost sesi, akraba,
El öpülür, harçlık alınırdı bir koşu çabucak.
Sarılışlar sımsıcak, dualar dudakta,
O samimiyet nerede, ah o eski tabiat!
Şimdi bir fotoğraf karesinde o günler, solgun,
Bir iç çekişle yad edilir, yürek biraz yorgun.
Ama ruhumuzda yaşar o coşku, o olgun,
Eski bayramların tadı, hiç unutulur mu, ey gönül yurdum!
Kayıt Tarihi : 4.6.2025 21:38:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!