İçkiyi,kadehleri
seninle sevmedim ben.
Tütünün kokusunu seninle sevdiğim gibi
Ve uslanmaz düşüncelerime
ne utanmazlıklar dolanırdı
Adın,sessin ve gözlerinin rengine dair
bir tarih kaldı
aklımın,hafzalamın tadında
kalbimde sızı,
midemde acı bir ağrı kaldı
Gölgemin en uzun olduğu aydınlıkta
çıkacağım yola
Güneşin yeryüzüne teğet çizdiği
aydınlıkta
Tamda karşıma alıp güneşi
öyle yürüyeceğim...
Mutluluğun göz yaşı derin
Hüznün göz yaşı dinlendirici
Acının göz yaşı yorucudur
Yalnız kendin için akıyorsa
Göz yaşı,bencildir.
Mümkün olsaydı
Sevgiyi resmetmek
İlkbaharı çizerdim senin için önce
Tüm renkleriyle
Sevgiye bir bedende
Doğdum İstanbul'da.
Bilirim Eminönü'nde
Kapalı Çarşı,
Mahmutpaşa.
Galata'da balıkçılar,
Unkapanı'nda balıkçı pazarı,
Onca umut aldım
Kartpostallardan
Cansızdı ama
Umuttu işte
Sonra onca hayat okudum
Kadıköy ve benim fenerim…Martıların, karabatakların saklambaç noktası ve benim…
Kim bilir kaç yıllık. Kıyıdan uzaktır oldukça. Kadıköy merkeze de biraz uzaktır. Ama Kadıköy’ündür.Bazen bazı şeyleri sevdiğiniz gibi bırakmalısınız,öyle hatırlamak güzeldir.
99 yılında tanıştım ben fener ile. Oldum olası severim sahil yürüyüşlerini, ama orayı keşfimde başkaydı.
Kadıköy merkezde herkesin buluşma noktası Haldun Taner Tiyatrosu’dur. Saat 08:30 da buluşalım der bazen iki sevgili, bazen de sadece iki arkadaş, ya da bir grup Adalar yolcusu.
Saat hızla ilerliyor
Geceyi sabahlamak için
Ve bir göz kırpımı anda
Bitirmek istiyor
Sabahı,öğleyi,ikindinin aydınlığını
Bir kuru yaprağa dönersin
Kalınca susuz,
düşersin rüzgarın anne eline.
Dolaşırsın diyar diyar cihanı
Oluncaya dek mevsim ilkbahar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!