Cinlerle top oynadım
dün gece,
Aşık oldum bir deniz kızına
Gökkuşağının altından geçipte
Erkek olduğumu duyunca...
bir bebeğin doğuşu gibi
birkaç nefes alıp verme ve ölüm
daha annesi tarafından sevilemeden
ve sevemeden biten
yaşam
Hani çocuktuk
Bir odun parçasını yontar
Kılıç yapardık
Sonra,silahlarımızda vardı
Sahteydi kurşunlarımız
Yalandı ölüm
Ayrılık,birden bire mi gelir
Yürek kapısına
Ya,gitme kal demek için
Anı yüklü bavullar ayak diremez,
Teraziye koysan sevinç kefesi ağır gelmez mi hiç
Baktım,
Bal rengiydi gözlerin
Unutmuşum seviyorum demeyi
Sen yüreğime dokunurken gizlice,
Giderken
herkes birgün gider,her şey...
Rüzgar,yağmur,kuşlar
Kar taneleri eriyip gider
Kuşların kanatları vardır,bilirsiniz
Ve kanatları ile döner kuşlar
Yaşım on dokuz
Geldim evlilik çağına
Demişler bekarlık sultanlıktır,
Zaten beni isteyende yok,
Devir değişti artık.
Yüreğimde,bilmediğim kapılara açılıyor seni düşünmek,tüm kapılar beyaz renkli;
Biri ılık bir rüzgarın estiği,kumsalında hiç kimsenin ayak izinin olmadığı,dalgaların sesinin ruhlarımızı okşadığı,birbirimize dokunmanın yasaklığında, köpüklerin,sessiz öpüşleri dudaklarımızdan gözlerimize kondurduğu…
denizin renginin,gün doğumunda güneşin,senin en sevdiğin kızıllığından benim en sevdiğim maviyle bizi sardığı…
deniz yıldızlarının gök yüzünde yürür gibi ayaklarımıza dolanıp,med cezirle çekildiği,omuz omuza yürüyebileceğimiz,dönüp baktığımızda yalnızca bir ayak izinin olduğu uzun bir sahil yolu…
Geceden çiseliyordu hüzün
Saçlarımda lodos kokusu akşamdan kalma
Bir balıkçı sığınağında sabahladım
Göz yaşımda çırpınan pullar
Deniz kızının
Ağız boşluğuma dolan tuzdan
Ben hiç milli piyango bileti satmadım
Birilerini verdiği toparlarca kağıdı
İnsanların peşine takılıp
İnsanlara zorla vermek zorunda kalmadım
Ben hiç boyacı çocuk olmadım
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!