Nurbanu hanım içinden gelen ürpertici hisle, eczacı Nesrin hanımın aranmasını ve Tülay hocanın gecikmeden eve getirilmesini istedi. Gecenin ilerleyen saatlerinde eve gelerek bilinci henüz kapanmamış olan Zernişanı muayene eden Tülay hocanın gözleri; saçları dökülen talihsiz hastanın ensesinin üst kısmında belirginleşen gül motifli doğum nişanına takıldı. İki yapraklı kusursuz şekliyle aklına kazınan doğum gülünden gözlerini ayıramayan Tülay hoca:
-Hanım kızımızın kendisi gibi inanılmaz güzellikte doğum gülü varmış dedi. Nurbanı hanım Evet. anlamında başını salladıktan sonra Tülay hocaya:
-Durumunu nasıl görüyorsunuz? diye sordu. Tülay hoca hüzünle perdelenmiş sesiyle:
-Hastaneye götürsek daha iyi olur dedi.
Zernişan, üzerine eğilen anneannesinin gözlerine yalvarır gibi bakıp:
-Hayır anneanne, beni götürmeyin! dedikten sonra göz kapaklarının ağırlığına dayanamadı.
Tülay hocanın kendisinden kaçırmaya çalıştığı gözlerinden kaçınılmaz sonu okuyan Nurbanu hanım için; muayene ücretini almaya yanaşmayan doktor hanımın ıslak kirpikleriyle ve içini çekerek evde ayrılmasıyla, seksen yılı aşan ömrünün en hüzünlü gecesini yarılamış oldu.
En sevdiği hatıraları bile
Bari sen her gece yorgun sesiyle
Saat on ikiyi vurduğu zaman
Beni unutma
Çünkü ben her gece o saatlerde