Ben bilmezem, nedendir bu Gülistan'ın hali.
Nedendir, Gülistan sevenlerin çilesi?
Derler ki; Dili belası...
Derler ki; Toprağın altında ki cevheri...
Neden kullanamıyoruz biz bu cevheri?
Ben bilmezem, nedendir puslu havası...
Sevdin mi, gerçekten seveceksin.
Sen yaşarken destanlaşsın istiyorsan,
yüreğindeki tüm yolları ona açacaksın.
Dergaha eğri ödün taşıyarak,
gönülden gönüle giden yolu
asla tıkamayacaksın.
Gün olur bakarsın, ufka,
gelen var mı, diye?
Gün olur bakarsın, postaya,
yazan var mı, diye?
Gelen yookk,yazan yookk.
Halini hatırını soran hiç yok...
uçurumda açan gelincik misali,
açar sevdalar, en olmaz anda.
salar kendini uğultulu rüzgarlara.
tırmandırır yüreği, uluşılmaz dağlara...
öyle zordur ki yaşaması,
sevda ataşıyla kavrulması...
Gülümsemek;
Her ne olursa olsun sonunda gülümsemek. Gök kuşağı gibi gülümsemek...Ne güzeldir gülümsemek,içten bir gülücük atıp karşındakine bakmak.sanki 'Seni seviyorum,seni özledim, seni hiç unutmadım ki.'dercesine tebessüm etmek.Ne güzeldir,en umutsuz anda hayata bağlayacak bir sevginin var olması.Sizi hayata bağlayan bir şeylerin varlığı... Ne güzeldir bir bilseniz...En olmaz anda sevgiyi düşününce hafif bir tebessüm etmek.Küçük bir tebessümle gelen mutluluk.Dünyanın yükü omuzlarında da olsa,küçük bir tebessüm nelere kadirdir bir bilseniz...
Küçük bir çocuğun başını tebessümle okşasan,ne kadar mutlu olur.Dene; Sokaktaki her hangi bir çocuğa bunu yap.Bak ne kadar güzel gülücükler saçar sana.Senin küçük bir tebessümle başını okşaman onda fırtınalar yaratır.Yüreği inanılmaz sevinçle dolar.Sana sevgiyle bakar.Sana gök kuşağı gibi gülümser...Belkide bu gözlerdeki sevgiyi,mutluluğu hiç bir yetişkinde görmemişsindir.Yada o dudaktaki gök kuşağı gülümsemesini...Sana sokulur mırıl mırıl...Kucakla, okşa,sar beni der gibi...
Sevgiyi göstermek gerek bazen küçük bir tebessümle,bazen minik cümleler kurarak,bazende umulmadık anda küçük bir hediye ile göstermek gerek.Yetişkinler çok zor memmun olurlar, oysa çocuklar...Ne kadar da mutlu olurlar en küçük sevgi dolu davranıştan.Keşke yetişkinlerde çocuklar gibi küçük şeylerden mutlu olmayı bilselerdi.Dünya ne kadar güzel olurdu kimbilir...
Vatandan ayrılalı iki yıl kadar olmuştu.Bir ikindi vakti çocuklarımız,
-Parka gidelim. Diye, tutturdular.
Park dedikleri yer; hem çocuklar için oyun alanı hemde büyüklerin ve çocukların spor yapacağı geniş bir mekandı.Göz alabildiğine yeşil bir saha.Türk arkadaşım ve ben çocukları yanımıza alıp, yürüyerek oyun alanının yolunu tuttuk.Güle oynaya, çocuklarla parka vardık.Çocuklarımız sevinçle koşuştular, salıncaklara...Onlar sallanırken, bizde arkadaşım ile daldık sohbete.Hep özlemimiz Türkiyemiz.Konumuz Türkiye...Hasretlik buram buram, burnumuzun direğini sızlatıyor.Türkiyem...Türkiyem....
-Şimdi Türkiye de olsak, şöyle yapardık, böyle yapardık, muhabbetleri sürüp gidiyor...
Çocuklar çok mutlu.Oyun alanı onlar için bulunmaz bir nimet.Ha bir oraya, ha bir buraya koşuşturup enerjilerini sarfediyorlar.Bizde hem sohbet edip hemde gözlerimizle onları takip ediyoruz.Park alabildiğine kalabalık.Futbol,basketbol vs...insanlar gurup olmuş çeşitli oyunlar oynuyorlar.
Nefeslendim dünya bahçesinde.
Bu nefes kim bilir ne zaman biter.
Sonsuzluğu yaratan mevlam,
Kim bilir ne zaman azraile vuslat verir.
Her şey sırasıyla derler,
Ayrılık ayrılık yaman ayrılık...
ölümden beter ayrılık.
Kınalı kuzuyu anasından,
Sevdalıyı sevdiğinden alan ayrılık.
Her demde yüreğe inip,
Dillerde türkü olan ayrılık.
Ağladı yüreğim,gördü gözlerim.
Durmadı süzüldü gözyaşlarım.
Her gün camda bekler gözlerim.
Sevgiliye volkan oldu özlemim.
Gözde yaş nehir gibi çağlar.
Medeniyeti dünyaya TÜRK yaydı!
Dünkü medeniyetsizler içimize sızdı!
Kardeşi kardeşe kırdırırım sandı,
"Mu" dan bu yana ulusum, tarih yazip geliyor!
Alevi-Sünni, bu coğrafyada TÜRKOĞLU TÜRK!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!