ne hüzün,ne hasret,ne keder
hiç bir şey sensiz,çekilmiyor İstanbul
ne aşk,ne sevinç,ne umut
hiç bir şey sensiz,yaşanmıyor İstanbul
kokunu bilirmisin
çığlık çığlığa yüreğim
bedenim sessiz sancılarda
ruhum uykuda
deli rüyalarda
gözlerim açık mı kapalı mı
ayaklarım nereye gidiyor
şimdi ne söylesem
ne anlatsam hüznüme
görüyor ağladığımı
biliyor yalnız o değil sebebi
bir şey daha karışmış
acı...
yağmur çağırıyor bir kadını penceresinden
vurarak damlalarını cama
sağanak sesi acıklı bir melodi gibi
kadın hala pencerede görünmedi
ışıkları açık tüm evin
ben unutmuştum aşkı sevdiğim
sen gözlerime bakıncaya değin
bir de şu bahar olmasaydı
atlatırım diyordum ama
şarkılar da karıştı yeşiline
hiç bilmediğim türküler
lodos un tutar beni
tutar da bırakmaz yüreğimi
ılık değer tenime
en çok sen yakışırsın hüznüme
aşkı vurdun yüzüme
yüzüm döndü gökyüzüne
denizle eşdeşim
kah dalgalı
kah dingin
içimdeki fırtınayla
alabora yüreğim..
bir fırtına kopmuş denizde
alabora olmuş her şey
yakamozlar darmadağın
kaybolmuşlar köpüklerde
dalgalar çığlık çığlığa
sırıtma öyle kişiliksiz dudaklarınla
dişlerin bir canavarı anımsatıyor
gözlerin şeytanın son bakışlarında
soluğun bir büyücünün kokusunda
duruşun bir pinokyo görünümünde aslında
gül dedi güneş
sana açtım
olmaz dedim
yağmur gelsin
ağlayacağım...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!