Sevgin kalbimi yarıp deşen hançer
Gül kokuna hasret kalmış bir beden
Bakışların durmadan beynimi biçer
Acı sızı duymak nedir bilmeden
Ağladığım da oldu bazı anlar
İçimde bir deli cesur ve suskun
Ne zaman ki içime çökse buhran
Korkarım yüzüm susuz yüzüm solgun
Bilirim odur beni böyle saran
Haykırırım içimdeki boşluğa
Bir kalbin olacakmış yavrum
On güne kalmaz dedi doktor
Temiz lekesiz bir kan topağı
Sonra kolu bacağı
Olacak dedi
Tutsun yürüsün diye
Mademki mukadder götür beni
Ümitleri zincirlenmiş bir köle gibi
Diyar diyar sür beni
Dinmez isyanlarında kasırgaların
Savur beni
Bir oda
İki insan
İki eski genç iki delikan
Duvarlarda asılı hevesler
Duvarlar beyaz beyaz
Gözleri tavana dikili
Kim bilir hangi duadayım bu gece
Hangi dudakların bedduasında
Bir yüreğin anlatılmaz nefreti
Belki de anlaşılmaz sevgisi
Söyleyin hangisi
Öyle bir yerdeyiz ki sevgilim
Affetmez bir yangın etrafımız
Sönmüş bir kül gibi alevlerde
Yaşamak istesek yaşayamayız
Her soluk yüreğimizden bir kor
Saat dokuz
İşte paydos
İndi pencerelerden hayat
Kuşların seyrettiği
Sokaklar boş
Sana beni sev demiyorum
Seni seveni sev de demiyorum
Ne halin varsa gör diyorum.
Düşün tufanla yıkanmış tertemiz topraksın
Göğsünü aç da bağır unutma ki Şırnak’sın
Eski bir türkü gibisin toprağında Nuh’un
Yerden fışkırıp gökten yağmalı yine ruhun
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!