Yalnız iki kilogram vücudunu değil
Heyecanımızı getir yavrum gelirken
Berrak gözyaşlarımızı
Masumane hislerimizi
Getir nerde bıraktıysak
Hasret kaldığımız vicdanımızı
Çocuktun
Gözlerinde saklı bir keder yoktu
Haberimi alınca şafak uğursuzundan
İnanmamıştın
Bir dağ nasıl çökerse olduğu yerde
Öyle çökmüştün
Bir sabah ansızın bir ses delecek kulağını
Merdivenleri ümitle tırmanıp
Can havliyle koştuğunda
Yine şişmiş yüzümü göreceksin
Yorganımdan sarkmış ellerim
Kanatları gergin çivilenmiş
Gözleri ümitle mavilenmiş
Bir hayatı geride bırakıyorum
Ne pişmanlığı yaşanmışlığın
Ne hasreti yaşanmamışlığın
Omuzlarımda taze yorgunluğu gençliğimin
Uğurlamaya gelmesin
Selamlaştığımız kuşlar
Ne gül yaprakları
Ne uğursuz rüzgar
İçimizde orkestrasız bir veda
Ansızın gideceğiz
Gideceksen bir gün eğer
Her şeyi bırak da git
Yerinde dursun çiçeklerim
Solar garip düşer yaban ellerde
Yıldızları seyretme akşamları
İncinirler yalnız başına gördüklerinde seni
Karanlık çökecek üstüne
Fırtına vuracak yüzüne
Kulaklarına notalar değecek
Gideceksin
Kah çarpışarak kah el ele
Seherde horozlar ötüşsün
Kundakta bebekler gülüşsün
Ezan seslerini minarede
Susturup gitmeyelim
Yeryüzünün duvarına
Ne saksıda çiçeği
Ne tabakta yemeği
Alıp götürdü her şeyi
Bir seher vakti
Daha doğmadan güneş
Ve uykudayken çilekeş
Gittiğin günden beri
Bir hayalet geziyor her gece
Bu şehrin caddelerinde
Bir hayalet ki avare
Her köşe başında
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!