Kömür karası saçların asil durur yüzünde
Okşasam saatlerce, duygularım sığmaz evrene
Kirpiklerin cana değer çiğ düşerse üstüne
Bir damla gözyaşına kıyamam, kıyamam yavrum!
Baharı kuşanmalı tazecik yüreğin, yalnız baharı
Sonbahar yaramıyor bize
İlle ayrılık yağıyor gökyüzünden
İlle çamura batıyor aşkımız
Ağaçlar dökerken yaprakları,
İlle ayrılık tütüyor bacamız
İki damla yaş süzülüyor yanaklarımdan
Uçuyor tebessüm titreyen dudaklarımdan
Baltalanıp yere düşen çınarın, yaprakları savruluyor maziye
Aşklar eriyor, mum damlaları kalıyor geriye
Kalbim acıyor
Ay ışığı düşer ıslak sokaklardaki su birikintilerine
Ve öper gözlerimi kasımda tutkulu bir soğuk
Yağmur kokusu kaplar kenti, Ankara'da griler soluk
Ayaklarım ürkek basar, adımlarımda bir sarhoşluk
Çam ağacınızın kokusu karışır sigaramın dumanına
Yağmur değil, nakış nakış aşkım yağar sokağınıza...
Güz yaprağı dökmüş yüreğim
Başka yüreğe yeşermez gayrı
Mevsim bahar da olsa...
Dinmez göğsüme oturmuş sancın
Kimse bilmez, kanarım tenha köşelerde
Sen ki tozu dumana katardın bu kasabada
Gençler seni görmek için takılırdı ardına
Rüzgârda savrulan dalga dalga kumral saçların
Çok canlar yaktı sen bilmezsin ceylan bakışların
Kime bu tafran, kimedir çalımın
Kendini Mısır'da sultan mı sandın?
Çekemem ben seni, yetti o nazın
Git işine haydi vedalaşalım
Sırça saraylar mı? Veremem sana
Sensizlik bu kadar yaman olmasa
Burnumun direği sızlamasa
Kırk yıl göremeyecek gibi özlemesem
İçimde kasırgalar kopmasa
Mesela uzandığımda geceye
merhaba şiirleriniz çok güzel
size bir sorum olacak bestelenen şiiriniz varmı hiç