Ağlarken güldüm de
göz yaşlarım,
neşeme
kahkahalarıma karıştı,
buruk dudaklarımdan
içime kaydı.
Ne şiirler yazdık,
ne umutlar besledik, kuru dallara,
ne aynalar kırdık, silerken...
Ne yalnızlıklar yaşadık, kalabalıklarda,
ne sığ sularda boğulduk da
öğrendik hayatı...
Annemin eli tadında yemekler yaptım,
hatta onunkilerden lezzetlisini bile.
Çünkü kendi tadımı kattım
yüreğimin hüznünü tuz,
mutluluğunu şeker niyetine.
Eh acılarımı da erittim içlerinde...
Kaynatırım,
kaynatırsın,
kaynamaz.
Söndürmüşsek
ateşini hayallerimizin....
Saldım,
gönlümün ipini
gökyüzüne...
Kopmasın
salınsın,
bir sevdaya takılsın...
Sevgilim
Çok tanem benim
Tutunamıyorum
Ağlayamıyorum
Düşünemiyorum.
Sokağa terk edilmiş bir çocuk gibi
Geçip gidenler de oldu
Ama nereye?
Gittikleri gibi dönenler de oldu
Geriye...
Ama hangi geriye...?
Ah kuzuumm, ah benim kuzuumm..
Sen, bu hallere düşecek adam mıydın?
Alnında yılların derin çizgileri,
Yorgun, gölgeli gözlerinde donuk bakışların,
Yüzünde, buruk bi “neydim, ne oldum” ifadesi,
Aklında, sana “koçum benim” dendiği zamanlar.
Yalnız bakmıyorum ki aynalara,
bütün sevdiklerim de orada.
Beraber bakınca;
seviyor,
gülüyor,
ağlıyor ayna.
Hiç ölmeyecek gibi gelirdi
ben o yaştayken,
BABAM o yaşta.
Geçti otuz yıl,
yüreğimin bir köşesi yasta...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!