Bir yüreğe girerken insan, ne kadar da özenlidir. Zarif, rengârenk pabuçlarını bile eline alır. Parmak uçlarına basar, incitmez yüreği. Sonra ne değişir bilinmez. “Belki” bir yüreğe girdiğinde, gökkuşağının altından geçilmediğini öğrenir. “Belki” her rengin kendi yalnızlığında olduğunu görür. Hiç denenmez siyahın ve beyazın bütünleştiği gökkuşağı olabilmek. Olur a” belki” de.
Hep firardır, bir yanımız. Her bir yüreğe yolculuk da, zihnin esaretinden kurtuluş için bir firar değil mi? Ayak izi bırakmak istemeyişimiz bundan. Bayramlıkları çekişimiz üzerimize, nahif yanımızı sunuşumuz. Niyetlenir miydik yüreğe yolculuğa bilmem, zihin kendi oyununda, kendi avuntusunda olsaydı eğer.
Neden bir yüreğe girmek ister ki insan?
Zihin dışlanma korkunda, yürek uçamayışının telaşında.
Hüzünlü bir kış günü başladı yolculuğun
Çocukluğun yıkık kentlerde
Ve kesme kaya caddeli ahşap evlerde geçti.
Okuma yazmayı öğrendiğin
Gazetelerdeki terör sayfaları
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta