İçimde bir hastalık başladı aniden.Bu öylesine amansız bir hastalık ki; asalak gibi tüm duygularımı kemiriyor.Hakim olamıyorum ona hükmedemiyorum.Hastalığım ne mi? Nefret...Nefret...Nefret! Şimdi senin yokluğunda her şeyden nefret ediyorum.Eskiden yanlızlığımın en yakın sırdaşı olan mavi denizlerden,tatlı sert dalgalardan şimdi nefret ediyorum.Bana yanlızlığımı hatırlatıyor şimdi kıyıya ulaşan her dalga. Şu bana her zaman romantik gelenşiirlerimin ilham kaynağı kızıl ufuklardan, güneşin batışından nefret ediyorum.Biliyor musun artık dünyadan ve şehirlerdende nefret ediyorum.Şehirleri ayıran uzun yollardan da,derin uçurumlardan da nefret ediyorum.Nefretim en çok iki şehirde yoğunlaşıyor.Birincisi ayrılığı tattığım bu şehirden,adına ayrılıklar şehri dediğim, gecesine şiire yattığım, gündüzüne umutla baktığım, havasını ciğerime çektiğim bu şehirden nefret ediyorum.Ve senin yaşadığın şehirden nefret ediyorm.Bana senin yokluğuna ağıtlar yaktırdığı, seni ışıltılı gecelerinde barındırdığı için o şehirden nefret ediyorum. Nefretim o denli yoğun ki... O her gece ışıl ışıl yanan sokak lambalarını teker teker kırıp karanlık katran gecelere mahkum etmek istiyorum.Karanlıklara gömülsün ki karanlıkta kalmak nasılmış anlasın istiyorum. İşte nefretim böylesine yoğun hasret çiçeğim. B ir gün bu nefretim beni öldürebilir. Ama ben nefretten değil senin sevginden ölmek istiyorum. Çabuk dön! Ölebilirim...
Güneşler doğacak yalnızlığımdan
sana bir ışık getireceğim
Büyük aydınlığımdan
Sana bir dolu umut getireceğim
merhaba musa gülşen gerçekten çok etkileyici bir nefret... ama sanki içinde büyük bi aşkı barındırıyo cok merak ettim size hem aşkı hem nefreti yaşatan bu insanı...
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta