Bir bedeli olmalı mıydı seni sevmenin
Bir bedel ödenmeli miydi…?
Sensiz aldığım her nefes zarardı ömrüme
Ben sadece seninleyken aldığım nefesten gurur duyardım
Yanımda olmadığın an
bırak yalnızlığın peşini...
korkuların yakasını bırak… dünde kalsın yaşamla arandaki savaş… bütün acıları kardeş say kendine… zaman bütün hüzün yapraklarını yolsun gönül takviminden… bugünü düşün ve yüzleş anılarla… dünde kalan ne varsa dünde bırak... yarına bambaşka bir çerçeveden bak… belki de hayatında ilk defa yeni bir pencere açılsın gönül duvarından… yaşanmamış yanlarıyla bakmak için yarına... yaşamın en ince noktası… en detaysız yanı bile kanatmasın yüreğini…
bırak yalnızlığın peşini…
zaman köprüsünde yıkılıp kaldığın düşlerin şehrinde… yokluğa… acıya… yalnızlığa isyan ettiğin anlar gelsin aklına… ömrümce böyle yaşanacak bu hayat dediğin anlarda ipler koparda......... ucu ucuna tutturmaya çalıştığın anlar vardır ya... ne çok şey almıştır gözlerinden ve ne çok şeyi tüketmiştir yüreğinden birliktelik adına… hiç düşündün mü…
Yalnızlığın beyaz perde aralığından seyrederdim sokağı
Karanlık ve bir o kadar kimsesizdi yapraklar
Geceler en uzun çöl sıcağı
Geceler en uzun mesafedir yaşayana
ağaçlar anlamazlar
silinsin gözlerinden günün yorgunluğu…hayaller meze olsun rüyaların davetinde…hep gülen bir çocuk yüzü düşsün payına ve sana doğru açan sarı bir gül…. yürü… … … silinsin amansız zamanların yüreğine bastığı mühür… ayakların okşarcasına dokunsun kaldırım taşlarına... sokaklar adım adım seni çağırsın mutluluğun yollarına ve sen bekli de hayatında ilk defa, yüreğini al avuçlarına… bir serçeye dokunurcasına…
hadi kapat gözlerini… rüyanda sevdiklerini görmeyi unutma…
kendin için bir adım at hayata…. hani vardır ya “pembe panjurlu mavi perdeli ev” hikayeleri… hadi onları yaşa düşlerinde, ne kaybedersin ki... bırak düşlerini bir kartalın kanatlarında havalansın, bırak her nerede kalmak istiyorsa orada kalsın… kapalı kalsın anıların perdesi… yosun tutsun bu hüzün bilmecesi… zaman anlamını yitirsin dakikalarda... dün adına ne varsa hayatında sil gözlerinden, hatta nefes bile alma… akrep ağır, yelkovan uçarıdır unutma…
Hep düşündüm...
Hayatta neyi eksik yaptım
Veya neyi abarttım
Hayal dünyamı ardına kadar aralayan kimdi
“yalnızlığın son perdesi”
En muhteşem gösterimdi
Yalnız kalmak istiyorum
Dediğim yer yüreğindi
Aşkı görmek istiyorum
Dediğim yer gözlerindi
Sağa sola ulaşmadan
Yıkıp yalnızlığı durgun bir suya
Dönsen de arkanı bu koca şehre
Ruhuna yazılmış büyük harflerle
Boyun bükeceksin aşk denen zehre
Kimi gün hasretle yutkunacaksın
Kaç hicran gecesi yaşadı ömrüm
Yokluğun soluksuz bıraktı beni
Gözyaşım sığmadı kirpiklerime
Şarkılar kor oldu dağladı beni
Ayaza tutuldu yaşam hevesim
Kadını erkeği yoktur bu işin
İnsanlık bilekte saklıdır evlat
Boyun bükme sakın zalim olana
Adamlık yürekte saklıdır evlat
Ne kadınlar gördüm erkeklerden mert
Mateme açılan kollar kapansın
Kırılsın zincirler çözülsün bilek
Kirpiğin her gece aşka uzansın
Umuda yol olsun bu tutsak yürek
Sen gül ki dertlerin hüzne boğulsun
Gönül isterki bu güzel şiirlerin her birine ayrı bir yorum yazmak. Ama zamanın azlığında güzelliklerini anlatmak için bir duyuruyu burayada asmak lazım diye düşünüyorum.Böyle şiirleri okumak güzel..Tebrikler.
Selamlar
Deneme yazılarınız muhteşem,şiirlerinizde öyle. Hep böyle kalın. Yalın,sessiz ancak anlatılması gerekeni çok renkli anlatabilen yüreğinizle. Sevgiyle..
Sevgili Nedim,
seni antolojide görmek ne kadar güzel. Tebrik ediyor ve şiirlerini takip ediyorum.
Selam ve sevgilerimle.
sabit ince