Kapım çalınıyor.
Siz hiç kardelenlerin gürültüsüyle
uyandınız mı?
Kapıyor gözlerin geceyi cocuk.
Yüzünün çatlaklarında yeni sabahın izleri.
Ayaza boyanan ellerinden,
Çocuktular,
Yüreklerinde umut vardı yarına dair
telaşlı.
Bir romanı okuyordu belki o saat.
Mozart'ı dinliyordu yada.
Belki yanık bir Anadolu bozlağında,
Bana bir şeyler anlat.
Çınarların parçalı yapraklarından sızan
Gün ışığı gibi.
Sarı saçlarına dokunup güneşin,
Mavi yaldızını öpmek gibi okyanusun.
Bana Balkan savaşı'nı anlatma öğretmenim.
Balıkesir Garı'nda
İki parça yüreğim.
Birini trene koydum,
Öbürü bende.
Ankara ekspresi gitti.
Yükledim sevgileri,
Pencerem öyle küçüktü ki,
Ne sonsuz gökyüzünü alabildim içeri
Ne de güneşin yoksulluğunu.
Pencerem öyle küçüktü ki,
Mevsimler bile giremedi.
Yazmanın oyalarındaki
Kır çiçeklerinde gölgelenir yüzün.
Papatyaların ışığını ekersin yüreğime.
Semaverin buharında damıtırız
kar gecelerini.
Bu gecelerde alıştım,limonlu çay içmeye.
Her gece uyurken
Sana sarılırım.
Sesini kulaklarıma takıp,
Güzel şarkılarınla,
Mavi sabaha uzanırım.
Geçen bahar pek üzülmüştüm.
Bir demet papatya ıslatamadım
Kütahya çinisine diye.
Acısını çıkartıyorum.
Hiç bu kadar çok çiçeği,
yanaklarından öpmemiştim.
Seninle daralırdı yalnızlığım
Sevincim başak olurdu
Boy atardı bulutsuz özleme.
Olmasanda yanımda,
Dalga dalga vururdum kıyılarına.
Öperdim öperdim.
Her sabah,
Amerikan bezinden perdemi aralayıp,
Murat nehrine günaydın diyorum.
O da beni tahta sandalyeli
çay bahçelerinden geçiriyor.
Garların sessizliğine gömülür kimi zaman.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!