Sessiz mi sessizdi.
Gül gibi... Lale gibi...
Gürül gürül düşünür.
İplik iplik söylerdi.
Gitti artık, gelmez oldu.
Selam dahi vermez oldu.
Gurbet ellerde darda mı kaldın?
Yoksa kalbinden yara mı aldın?
Beni burada bırakıp ellere vardın.
Söyle, kimlere sorsam seni yâr?
Yollara bakar ağlar bu gözüm.
Ben de senin gibi en çok
Gelincik çiçeklerini sevdim dünyada
Kırılgan ve narindir onlar
Dokunsan düşer toprağa bir bir
Savrulur rüzgârda bir kelebek gibi…
“Dertleri zevk edindim bende neşe ne arar
Elem dolu gönlümden gitmiyor hatıralar.”
Yavuz Bülent Bakiler
Saat üç...
Vakit gece...
Yiyip yutan, yol kesen, alıp götüren gençlik.
Sonra boş nutuklarla “dirildik” diyen gençlik.
GERÇEK VE HAYAL
Göğsüm bir dağ gibi kabardı.
Doruklarında duman, yamaçlarında kar vardı.
Henüz boğazımda iken nefesim
Ciğerlerim buz tutardı.
Âşık olmuş bizim kız
Hem de deliler gibi
Muradına erecek
Bütün erenler gibi…
GİBİ
Hayallerden kaçan bir nesil olduk.
Heyecan bilmeyen romantik gibi
Hayatın demir örsünde ezik
Avare ve pişkin bir sarhoş gibi
Yüreğimde ne varsa alıp da gidiyorum.
Ümitlerim köreldi, salıp da gidiyorum.
Kalbim karma karışık dalıp da gidiyorum.
GİDİYORUM
Yüzün bir gül bahçesi seyrine doyamadım.
Gördüğüm günden beri bir kez uyuyamadım.
Gözlerin ahu misal peşinden koşup durdum.



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!