Ben Atatürk’ün nesliyim.
Dedem Oğuz Kağan, adım Türk.
Şükürler olsun ki bu vatan benim, bu bayrak benim
Şanlı bir tarihin neferiyim.
Atam “Çalış! ” dedi, çalıştım.
“Güven! ” dedi, güvendim.
Çağ açıp çağ kapattın.
Fatih'ine kucak açtın.
Yüreğime bıçak attın.
Sen attın ey İstanbul...
Asırlarca neşeliydin.
EY NEDİM!
Adam vardır Aristo’ya Atina kerhanesinin adresini sorar; adam vardır Aristo’ya “Tanrı var mıdır? Evren yaratılmış mıdır?” der.
Ey Nedim!
Sen ne söyler, ne sorarsın bize?
EY YÂR
Tanıdığım o günden beri
Uykularım param parça
Tanrıdan diledim ki girsin rüyama
İçimde bir sancı büyüdü her an
Bir gül yetiştirdim gözlerin için
Sunmaya fırsatım olmadı ey yâr
Bir ömür sevdanla yandı da içim
Sevgime karşılık vermedin ey yâr
FİLİSTİN’DE BİR ÇOCUK
Filistin’de çocuklar, ağlar yine derinden
Yürekler parçalanır, kan damlar her yerimden
Anneler feryat eder, çiğnenen namusuna
Bilmek istemem adını
Bana ahu gözlerin yeter.
Görmek istemem yüzünü
Bana dokunan nefesin yeter.
Bir hayalim vardı.
Zarif ve ince
Yanakları al al olur gülünce
Akşam olup eller eve gidince
Konuşurduk rüyalarda gizlice
Öylesine geçen yıllarım oldu.
Yazamadığım pek çok dizelerim
Kendimi aradığım gecelerim
Üstüne titrediğim güllerim soldu.
Bir ömür aradım sevda yurdunu
Seni hatırladım gece yarısı karanlığında,
Yokluğun sokağında seni aradım.
Kapkara duygularda
Işığına hasrettim.
Hasretim kayboluyor.
Yokluğun kucağında



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!