(Fasl-ı Muhabbet şiiri)
Bu nasıl bir sevda ki yaktı kavurdu beni!
İçin için yandıkça, yudum yudum aşk içtim
Kapıldım rüzgârına yere savurdu beni
Her adını andıkça, yudum yudum aşk içtim.
Yunan dediğimiz bu densiz millet
Belli zamanlarda üresi vardır.
İzmir’den kaçarken düştüğü zillet
Tekrar o durumu göresi vardır.
(Fasl-ı Muhabbet Şiiri)
Dergâha girelim Hayy, Hû diyelim
Nurlan zikir ile gel Yunus gibi.
Cennet bahçesinde taâm yiyelim
Böylece ölmeden öl Yunus gibi.
(Bir çift ayaklı kafiye denemesi)
Sana mektup yazmadım, postacı göremez ki
Yüzünde ‘göz’ izi var, sana kim ‘baktı’ yârim.
Gönlünde aşkım varken, başkası giremez ki
Kalbinde ‘köz’ izi var, seni kim ‘yaktı’ yârim.
(Fasl-ı Muhabbet şiiri)
Yayla ısındı mı? Yoksa gül üşür
Her çiçeğin açma zamanı artık.
Çiçekler yüz yüze bakıp gülüşür
(Fasl-ı Muhabbet şiiri)
Türk tarihi eskidir, tarih Türk’süz olur mu?
Dünya tarihinde yer, almanın zamanıdır.
Süper güçler olmasa, Yunan orda ulur mu?
Egeye doğru nazar, kılmanın zamanıdır.
Zamlarla güreştik hep yendi bizi
Artık bileğini bükemez olduk.
“Dış güçler yapıyor geçer” dediler
Halimiz kalmadı çökemez olduk.
Altın kuyumcuya bizi yormuyor
Maksat yakınlaşmak kandil bahane
Her kul bu geceyi yaşar zannetme.
İhya edilirse, huzur şahane
Bir geceyle her kalp, coşar zannetme.
Allah sevgisi bu, ihlasla olur
Ne demiş Tebrizli Şems, not et bir kenara yaz
Zikir gönlün ilacı nefsinde zehiridir.
Halkın içinde Hak’la, ol ki verilmiş cevaz(*)
Zikir gönlün ilacı nefsin de zehiridir.
Kur’an’de emredilmiş zikredelim hep O’nu
(Âşık Pir Bekir Cıla’nın şiirine nazîrem)
Gönlümü kaptırdım bir nazlı yâre
Yâre, sevdan ile, üzme demiştim.
Üzme! Dertlerime bulamam çâre
Çâresizken dudak, büzme demiştim.
Selâmünaleyküm!
Mustafa Bey,
Askerliğinizi 1983 Temmuz'unda Manisa/Kırkağaç'ta yaptınız ise ve Mustafa KÜTÜKCÜ adı size bir şey hatırlatıyorsa lütfen bu mesajıma cevap veriniz.
İsterseniz doğrudan [email protected] adresime de yazabilirsiniz.
Selâm ve dua ile..