Nadide Çiçeğe Selam
Yürekler hep ağızlarda,
Kanlı can pazarında.
Zihinlere düşmüş köleler,
Yeri göğü unutmuş nobranlar.
Kusmuklar, safralar
İğrenç safsatalar
Kargaya karga, güle gül
Solumayan tiksinçler
Amalı ve yamalı adalet ve vicdanlar
Aynı rüyayı göremem artıklarla
Iğıl ığıl akıyor her şey,
Katman kayalardan süzülen kekikler,
Yeni doğan kediler, köpekler, buzağılar
Toprağı yarmaya can atan kör fareler
Ömürler, nefesler,
Yokluklar, varlıklar,
Seni okumak
Ve seni yazmak hatıramda
Okum ve yayım hep heybemde
Alıçlara dönmüş yüzünü
Ve düreyim seni koltuk altımda
Sen durma hiç
Bir uçurtma, bir sarkaç ve bir gökyüzü
Gökyüzünden bakmakta bir çift göz
Ve yeryüzünden bakmakta bir çift göz
Ve özlemekte gök izini
Çocuk sarı tepeden salınmakta
Ve sarı tepeden salmakta ve seyretmekte
Söz oldu bende yüreğim
Kurtarıcım hem celladım
Tutkum hem tutsaklığım
Bilmedim bir şeyi, bilemedim işte
Sadece yutkundum kara damlaları
Tutuklu kaldım
Sentetik su deposu
İpli tombul yayık
Sarkaç işledi
Bir o yana bir bu yana
Yumurta balçıklar cumbuldadı
Kursak kabardı ve bulandı
Stockholm
Ben hiç Stockholm’e gitmedim,
Havasını solumadım,
Suyunu içmedim,
Günler pusatlarını çekmiş kara bir ordu
Zavallı körpeye saplıyorlar berâhin-i kavâtıı
Ne yaptım ben ve daha ne yapmalıyım
İzbesine sığınmaktan başka ne yapacak ki biçare
Ve başka ne yapabilir ki dili kesilmiş minik serçe
Her yer tilki tuzakları ve her yer köstebek tarlaları
Bilmedim, anlamadım,
Bilineceği de yok, anlaşılacağı da
Hep koca dağlar var etrafta
Muhtaçlık hüküm sürüyor bir buluta
Sırlar içinde sır,
Oylum sınırı ne hazan bitecek
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!