Kalbindeki kulisin içinde makyajını temizliyor sevgilim
Bana gelmeden öncen fiyakalı kostümlerini giyerek,
oyunlarını oynamadan önce söyleyeceği
tüm replikleri ezberliyor kalbindeki o ihtişamlı sığınakta
Sahne tozlarını yiyen amatör sevgilim!
Tek bildiğin, ezbere oynadığın hayatına alkış toplamak aslında
Kirli bir düşünce edinip
Ruhunu kirletti totem
Zemberekti sokağın adı
Hatırladım
Kayıt dışıydı ölüm anı
Beni öperken yumduysan gözlerini
Bakarken değiştirdiysen mevsimleri
Bana bir lütuf gibi sunulmuşsa ellerin
Uykumun en mahrem yerinde uyandırmışsa kokun
Zamanım olsa yağardım saçlarına
Bir kasırganın çıkardığı sesler dökülür ağzımdan
Bir gondol devrilir üzerime sevdiğim giderken
Ellerim ellerime sarılır, çığlıklarım çığlıklarıma
Kaçıyor atlıkarıncalar o saatlerde lunaparktan
Sihirli aynaların kahkahaları yansıyor kahroluşumda
Dönme dolaplar dikiliyor karşıma,
MATEMLİ DANS
Küçük İskender’e
Sen tanrının üvey evladıydın
Bir suç işlemiştin belli
Ellerin mürekkep içinde
Suçun İskender’i öldürmek
Boynuna ip bağlamış kuşlar intihar etmekte,
lüzumsuz çığlıklarla inlemekte gökyüzü
ve lüzumsuz bir siyaha bürünür yeryüzü
Bataklık denizlerde öpüşen kuğular
ölü doğmuş ve yeniden öldürülen düşler eşliğinde
Siyah tek başına nöbet bekler bu bedende
Avareliğim başkalarının eline geçmemeli
Iskaladığım farazi avuntular yüzünden kuraklığım
Ansızın yağan muson yağmurları altında ezilen bir böceğim
Rekor seviyede ölü var halklarım arasında
Sokaklarımda alkolikler, kaybetmişler hâlâ yaşıyor rolü yapmakta
Kritik noktalarımda kimi aşklar satıyor işportacılar
Ne çok hırpalamış seni hayat Nadia!
Gökyüzüne baktım orada mıydın hâlâ?
Dün gece rüyamda bir karanfil…
kaçamadan vuruldu, ölmeden soldu
Ne çok incitmişler seni Nadia!
her yerin yara bere içinde,
Aklî dengesini yitirmiş bu yürek
Sis gecelerinde blok halinde irin
damarlarımdaki saadeti temsil ediyor
Göğsümdeki şu siyah su
tenimi uyuşturan kalp tıkırtıları
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!