Terimler ararken, tarifler için,
Geceyi aramak gözlerinde,
Sabahı beklemek bir omuz ucunda,
Güneşin doğması bir melek sesinde,
Çok demsiz bir ön söz yaşamdan öteye,
Anlatmak,anlatılabilmek her lisanda,
Sessizce kalmak lazım düştüğün yerden.
Acını belli etmeden.
Yerde kalan kalp kırıklarını topla hadi kimseler görmesin,
Ne halde olduğunu.
Yüzünde hafifçe bir gülüş,
İçinde kocaman bir ateş.
Aşk, biraz mahzun kalmış bugünlerde,
Utanmış, sıkılmış birazcasına.
Zihin, biraz tutukluk yapmış karşısında,
1-0 yenik başlamışcasına.
Sözler ise ne diyeceğini bilememiş vaziyette,
Köşebaşlarında korkakcasına seyrediyor gizliden.
Var olmak gibi,
Ölememek gibi bir durum.
Nefes alıp da verememek sanki.
Bakıp da görememek misali.
Âma gözlerle hissetmek hayatı,
Sessizce dinlemek duyulmayan nidaları.
Gitmek gerek bazı bazı,
Her şeyi omuzlarına yükleyip.
Kaçmak lazım ziyadesiyle,
Kabuğuna çekilmek biran,
Kabullenmemek belki görünen gerçekliği.
Bu değildi belki aradıklarımız,
Dikenli tellerle çevrili hayatlar,
Aynı zamanda öldürücü elektrik akımı varken,
Herkes kendi zindanında.
Düşündüm, sordum, sorguladım,
Kaçabilmek ne mümkün?
Ancak toprak altında.
Şehrin ışıkları gibi parlak sanmak her şeyi,
Ulan çocuk, o öyle değildi işte.
Başından üç beş sayfa bakılmış hikayeler,
Yarım bırakıp gitmişiz hepsini.
Giriş,gelişme,sonuç,
Ne olacaktı başımız,sonumuz?
Bir gün olur da geri dönersem eğer,
Bir gün gelir de bakarsam son bir kez gitme diye,
Sevinçli ve hüzünlü olabilirdi duygular.
İlk yaşam artık manasız geliyor şimdi bana,
Yani ne gitmeyi nede geri dönmeyi sevdi ruhum,
Öylece ortada kaldım hep, ne oyum nede buyum.
Ben bir kelebeğim,
Kanatları kırık,
Ömrü yıkık,
Hevesleri kursağında,
Acıları kucağında kalmış.
Ne olabilmiş,
Mevsim kış, üşütür.
Gece zifiri, korkutur.
Kirpiklerinin altında sakla beni.
Yokluğun acıtır.
Kimliğin yok ki,
Ne kitaplarda geçiyorsun,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!