sure sure işlemişler göğsünü tavusumun
adresime çıkartılmış baharagöz değmişler
gün vurdukça hatırana, daralıyor nefesim
öylesine bin acıya tahammül etse de
bu cevre tahammül etmez göğüs kafesim
aşk iğnesi, yürek oltası
bu zeytuni, bu mecbur edildiğim
öylesine aşufte bir hayatı
çıkarttım gözümden
çektirdiğim resimleri, cop izlerini...
koynuma iki yılan gibi sokulan o yıllar
hayatımın hava parasıydı, ödedim
Örtüne çiçek düşürdüm
Namluya duanı sürdüm
Sen ağlamasaydın anne
Gül mevsiminde üşürdüm
kader yükünün göçünde
derviş sabrıdır içimde
çok gece erir saçımda
sıksam bahtım renkli akar
çağır gelsin bengisuyu
dikenini can yerimden
ne olursun çekme gülüm
Yakub’unum gözet beni
ıraklardan kokma gülüm
kutsadıklarım senindir
olay var
gök basınında sürmanşet
olay var
fillerde hayret, kuşlarda dehşet
gözler güneşin doğduğu yerde
hayata bir yerinden
iliştirili vermişim
eğreti bir kimliği kabullenmek zorunda oluşum
topuklarıma kadar çıkan yağmur
ne kadar dünyalı olduğumun belgesidir
vermişim senden bir haber el var gün var utandırma
kapanmışım ayağına naz eyleme usandırma
söz almış ahd eylemiştik belgeler var yüreğimde
sen sen ol da beni düşman dediğine inandırma
gök gürültüsü-
dolu dizgin sevdalarımızla
pimi çekilmiş bomba gibiydik
kaç heyecan istif ettik meydanlara
kaldırımlar rapraplarımızla uyandı kaç kez
hayret bu ayak izleri neden aşınmaz ki
toprağa soğuk damga vurmuş gibi
Dersim, zarif boğazlarda yağlı ilmek
kılımın döğmelendiği sınıfta zor dersim
Mustafa hoca'nın zirve şiirlerinden biri olan bu yapıt, ruhumuzu buradan çok uzaklara götüren ve aynı oranda kendine tutsak eden bir şiir...
yüreğine sağlık hocam...tek kelime ile harika