Ufuklar göçte, kepezde tipi, saçaklarımda kar.
Havalandı beyaz bulut gamlı bacadan sessizce.
Zemheride deli gönül, visali düşler ah-ı zar,
Buğulanmış penceremde saçın okşarken gizlice.
Mor dağları sıralarken kalbin en kuytu yerinde
Gittin ya Koca Çınar!
Yetim kaldı kalemim,
Şiirler öksüz...
Haydi, gönlüm haydi!
Çek, bir yudum daha çek
Mutluydum;
Kesif gecelerin cariyeleri
Yıldızlardan şehvet dilenirken…
Sancılı akşamların bitimsiz sokağında,
Güftekâr rüzgârların
El çek tabip yüreğime dokunma
Hısımların, dostun yarası bende.
Kabuk bağlamaz ki adını anma
Sakın, o sevdanın karası bende.
Belleme ne rüzgâr ne yağmur diner
Körkütük gecenin ayazı bende,
Vedalar ağlarken mum ışığında.
Mum değil eriyen, kalbimdi tende
Kaderi bağlarken mum ışığında…
Nice hoyrat eller adını andı.
Mahşerin uzletinde vurgun yemiş yarenler
Duyun! Ben de sevdamı gurur bildim ar bildim.
Bana bir yol gösterin aşk sırrına erenler,
Göklerin mabedinde her yıldızı yâr bildim.
Nihayetsiz zindanda göremezken yarını,
Canhıraş şiirde yorgun kalemin,
Tendeki yangına hükmü geçmiyor.
Bir nefes dumanda sönen âlemin,
Karakışlaşında gülüm açmıyor.
Oysa ben çocuktum; kiminde gülen,
Güneş kavurucu sıcaklığını
Yansıtırken
Yalnızlığımın gölgesine…
Öyle dalgınım ki bu gün
Durgun gölün dalgalanması gibi
Beni bu şehirde arayıp sorma
Boşunaymış her an seni andığım,
Onmayan yaramı yalanla sarma
Her sözü aşk sayıp, yeter kandığım.
Zaman yargılarken ömrü davasız,
Dağ başında duman, aklı ummana
Attığından beri ağlamaktayım.
Ömrümün baharı, firakı âna,
Kattığından beri ağlamaktayım.
Aşkın dergâhına son defa bakıp,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!