Farkındaydım bir tanem çok değişmiştin
Anladım ki ayrılık dayanmış kapıya
Bir toz bulutu gibi çekip gitmiştin
Yıkıldım ben o günden sonra
Gülmeye diş biliyor gözlerim,yüreğim ateş
Kemendi vermişim meçhul bir ele
Asar beni her gece benden habersiz
Bir yüreğim vardı onu da kaptırdım yele
Doğarken öksüzdük,ölürken annesiz
(Sevmeden yetimdik sevince annesiz)
Neden ben hep böyle dalgın dururum
Her gidişimde İstanbul'dan kovulurum
Muzaffer bir düşman edasıyla selamlar beni
İşte hepsi bu İstanbul dedikleri
Milyon içinde yalnızlığımı yediremez
Toplanmış üş beş bayağı çengi
Kırmışlar kalemi atmışlar rengi
Değilsiniz sizler o sözler dengi
Âlemde bir daha buluşmak olmaz.
Peşime düşer aşkın firari kolları
Buram buram yağar yokluğunun karları
Neyleyim güneşi neyleyim ayı,baharı
Sen gelmezsen zifiri karanlık olurum ben
Kızıl bültende ararlar beni
yine eski günlere dönmüşüm
bir fotoğrafın geçmiş elime
on altı yaşından kalma
köşe bucak arıyorum
uzak bir şehirde
şimdi yitirdiğim ne varsa
Geçip giderken bahar bizim üzerimizden
kıpırtısız bir yaz akşamına doğru
karşılaşırsak bir an
kucağımı yeni yeni hayaller,
gözlerimi bir bayram burukluğu
ve ellerimi bambaşka bir titreme alırsa
MİNİK SERÇE
Küçük minik bir serçe
Uyanır her gün; gün doğmadan önce.
Savrulup durur kayıtsızca
Gün boyu
Sen olmazsan
Ellerim kaleme hasret kalır
Ve
Kulaklarım şiire,
Alır başını gider yokluğun
Hesapsızca,
Her şakasını tattım hayatın
Her tokadına aferinler bastım
Ve hayatımda ilk kez bir bayramı
Bu kadar göz ucuyla yaşadım
Ne tıraş oldum akşamdan




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!