Gar dolabının göğsü yarım açık; içindeki rengârenk kumaşlar, gözlerimi şaşırtan şaşalı parlaklığını saklıyordu. Birkaç adım attıktan sonra, perdelerin bunca eşyayı güne küstürdüğünü düşünerek, tuttuğum gibi çekiverdim. Kulakları okşanan masum bir çocuk gibi şaşkınlığından yüzüme vuran güneş ışınları, etkiye tepki olmalıydı. Hem gündüz gündüz yanan bu lamba da nesi?
Yatağın üzerine uzanan bir kitap, pencereden yayılan bir esintiyle, titremeye başladı.Sayfaların arasından, ayağımın ucuna bir kâğıt düştü. Aldım. Okumalı mıydım?
Mürekkep bana bakıyordu. Aman dedim kendime: _Oku!
Hem bu dilsiz eşyalar mı ele verecek seni?
West Indies,Kızıl Elma,İtaki,Maçin!
Uzun yola çıkmaya hüküm giydim.
Beyazların yöresinde nasibim kalmadı
yerlilerin topraklarına karşı şuç işledim
zorbaların arasında tehlikeli bir nifak
uyrukların arasında uygunsuz biriyim
Devamını Oku
Uzun yola çıkmaya hüküm giydim.
Beyazların yöresinde nasibim kalmadı
yerlilerin topraklarına karşı şuç işledim
zorbaların arasında tehlikeli bir nifak
uyrukların arasında uygunsuz biriyim



Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta