Nerede bir köşe varsa başındasın
Gülüp geçiyorsun bilmesem alay ediyorsun
Nereye saklansam çare etmez diyorsun
Filmin sonu belli gülüp geçiyorsun, gidiyorsun!
Siyah gece
Üzerine kırmızı gelincikler
Lacivert akşam üstü
Mor kabuslar her gece
Sarı papatyam
Yağmur yağmıyor diye adımımı atmıyorum
Son gün yağmurlu gündü yüzüne dokunduğumda
Ağladığın belli olmuyordu gül beyazda
Yağmur taneleri sanıyordu herkes incileri
Bir ben görüyordum bir ben yanıyordum
Her biri düştüğünde yanık harabenin küllerine
Her gün pencereme gelir
Bir serçe belki de
Ne bileyim küçük bir şey işte
Derdim belki bir haber
Bir selam getirmiştir diye!
Belki bu acımı ağlamamı
İstanbul ve ladinde saklım... Sen saklan, yerini ben bildiğim sürece dert değil!
Sen sadece benimle kal, bana git deme de gerisi önemli değil!
Yeter ki hep gülümse, gözyaşının değdiği İstanbul benim değil!
Ben unutamadım hiç
Saramadım yıllarca
Göremedim hiç gülünü
Yaşadım mevsimlerin en güzünü
Kuruyan yapraklarla dost oldum
İlk tanışıklığımız düştüklerindeydi
Bir eylül sabahı
Akşamını özleten
Daha saat altı
Gözler açılmadan
Beklemek başladı
Acıyor mu yanıyor mu
Sormazsın orası cümlenin malumu
Ben diyeyim de ortaya çıksın bu davanın masumu
Acıyor canım yanıyor yüreğim zaptedemiyorum usumu
Tamam haklısın olmazdı yasaktı
Gecenin nemi
Denizin yakamozu
Şafağın söküşü
Hepinizin yalandan bozma düşü
Yaz mevsiminin sürgünü birleşti...
Tek ses tek nefes haykırdı!
Sesim çıkıyor mu diye bir iki mırıldandım
Canım seni çok özledim gibilerinden
Boğuk çıkıyordu boğukça canım
İlk defa öpmek istediğim son günden
Onca insan arasından seçiliyordu
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!