Ettin bir kelam
yangına dair
suyu olmayan dereden
toprak getir
toza bulanmış yol olur
Ne çok kendi içime düşmüşüm, ne çok kendi ateşimde yanmışım, ne çok ben olup benden dışarılara gitmişim. Her gidişin bir varış, her düşüşün bir dokunuş, her yanışın bir doğuş olduğunu anlayana dek, bir ömrü tüketmişim. Şimdi, bildik bir hikayede, bildik bir üçlemeyim, AN’dayIM, VAR’lığIM ve HİÇ’liğİM…
yalnızlık
her yerde düşülesi bir
kuyu
derin mi derin
siyah mı siyah
uzun upuzun bir kuyu
Ey varlığıyla varlığımı onurlandıran,
yerin yedi kat altı ile
yedi kat üstü arasında
hep sen varsın,
yarattığın cehennemin
aşkının ateşini taşıyor,
Tutkusuz tutkularda
Bedenim
İlmek ilmek
Düğümlendi
Saçlarım düşüncelerime
Soruları olmayan
Ah kalbime üşüşen
halden anlamaz
sarhoşluk halleri,
bu yangını nefesiyle söndürecek
güzelliğinin cemalinden
Kanımda,
gülüşünden
alyuvarlar dolanmakta,
o yüzden
bu kadar savruk
ve sen arkanda toz karası buğulu kokun ile
karıştın ne olduğu belirsiz zamanlara
katıksız açlıklara terkederek beni
zalim ile yaren ettin sıla akşamlarında
o vururken sazının tellerine kinayeli
Siyasi bir duruştur AŞK. Ya davanda diretir kazanırsın, ya da vazgeçer sahneyi başkalarına bırakırsın. Ona öyle sahip çıkmalı ve anlatmalısın ki AŞK bile kendini SEN sanmalı.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!