Adem'den sevgiliye seksen,
Sevgiliden bugüne, altmıştan beş noksan...
Tahmin odur ki, yüz otuz beş kuşak, milyarlarca insan.
Gel de karşılaşmamızın tesadüflüğüne inan!
İki ayaklı aşk masasında, yere sağlam basan,
Dengeyi korumaya çalışan taraftım ben.
Masanın üzerinde ne varsa, yuvarlanmasına müsebbip,
Kırılan porselenlerin, camların bir numaralı katil zanlısı,
Sürekli sarsıntıların kaynağı, aksak ayaktın sen.
Ve nihayet, kırılacak bir şey kalmayınca,
(Zühre’nin şahsında tüm dönmesi istenen, beklenen, velhasıl bitmeyenlere)
Sana “her anım” diyesim var, akşamım, gecem, seherim, sabahım…
Sultan-ı Zühre’m, satırlarda seni senden dahi saklayacağım.
Düşlerim ele geçerse diye, adını ulu orta anmayacağım.
Sırnamemde seni, Zühre diye mahlaslandıracağım.
Sevmek mi kolaydı, yoksa sen mi kolaylaştırdın?
Özlemek mi acıtıyordu, yoksa acıyı mı özlemiştik?




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!