Marangoza dedim ki;
Yap beden ölçümlerime göre bir çarmıh
Dedi ki marangoz;
Allah bedenini ruhuna göre yapmış çarmıh,
Dedim ki;
Ruhlar bedenlere gerdirilmiş mi?
Gülüm, sen hep öylesin
Gerginliktir seni hayata bağlayan
Yaşam ve ölüm arasında
Kâh neşelenen kâh ağlayan
Aldığın her nefesin kaygısında
Gerginliktir seni hayata bağlayan
Ne bir çıkarımdır; tümdengelimden
Ne bir varıştır; tümevarıma
İnce bir sızı,
Garip bir sezgi,
Sağduyu,
Ve bir nebze ilham
Güneş doğuyor karşımda; hava ısınacak,
Isıtacak beni de bir günümü daha alacak…
Bir göz yumması gibi hayat, geçiyor aylar, yıllar,
Farkında değil, sahilde çim sahaya konmuş martılar…
Ah! Beni çıldırtıyor şu deniz uğultusu,
Bütün insanlar
Yolumuz tanrıya gider
Kimi benliğiyle gider
Yolda kalır
Kimi benliğinden vazgeçerek
Ona katılır
Çöle indim de seni göreyim
Yolumu kapatan çığa dönüştün
Sırrını çözüp de seni bileyim
İnsanı yutan çağa dönüştün
Makam mevkimi, tacımı bıraktım
Hey kendini özgür
Sanan çocuk
Sen de ölümü besleyeceksin
Ve dünyasını kendi kuran
Zamanın içindesin…
Dilime bulaştı acı biberi
Acıyı tatlıyı seçemiyorum
Önümde köprüsü, vapuru, gemisi
Bu suyu bir türlü geçemiyorum
Hayatın esrarı zihnimi yormuş
Tutup da hepsini çözemiyorum
Otoriteye en ağır darbeyi doğarken vurdum,
Çığlıklarım yetti olumsuzları çıldırtmaya…
Süt emerken ivediliğim ele verdi beni,
Zorbalar zorla aldılar beni annemden…
İlk neden mi dersin; töz mü, öz mü dersin!
Şah damardan yakın; gözetleyen göz mü dersin!
Bir, iki, üç… sayar, doksan dokuz, yüz mü dersin!
Bir ‘O’ var bilirim; bir de Onunla kaim ‘Ben’
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!