Bahara girmek üzere iken Anadoluma yavaş yavaş, az az
Yer beyaz gök beyaz hava ayaz mı ayaz
Duyduğumuz bu duyguyu şehitlerden başkası tatmaz
Ve yüce Allahım bu yazgıyı herkese yazmaz! !
Aşk bu dünyanın ölçüleriyle açıklanamaz sevgili. O ilkel bir acıdır, yaban bir ağrıdır. Gelir ve içimizdeki o çok eski bir şeye dokunur. Sonra bir perde açılır ve yolculuk başlar. Bu yolculukta artık para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş, anneler ve korkular yoktur. Aşkın kendi gerçekliği vardır sevgili. İnsan bir başka ışığa teslim olur...
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...
Devamını Oku
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...



selam olsun, yüreğinize sağlık.
Muhsin Yazıcıoğlu
Bir haber gelsede müjdeler gibi
Çık'san Kar' ın bağrından kardelen gibi
Güller yine kıskansa o gülüşünü
Geceler çok karanlık doğ hilal gibi
Hak'ka emanet etmiştin her bir işini
Gerçekleşmiş görsen artık düş'ünü
Şüphem yok yasladın, peygambere başını
Dostların yolcular, göz yaşlarını
Bitmesin istiyoruz, ümit bitmesin
Dost çağırırda, dost nasıl gitmesin
Dilerim o sevdan bizde bitmesin
Seni çok seviyoruz Başkanım Muhsin (Yazıcıoğlu)
Şadan Yenişafak
Allahın dostları, sevdikleri, sevgilileri paratoner gibidirler
Ümmetin, Milletin, Devletin başına bir bela müsibet geleceği zaman onlar kendi üzerlerine çekerler, yani ümmet için millet için vatan için Allah için din için kurban olurlar, bilirsiniz. sırtlandan, çakaldan kurban olmaz Koç'tan olur onlar bu davanın bu yolun kınalı koçlarıydı ve Hepside Allah için kuban oldular onlar elbetteki Caferi tayyar r.a gibi Allaha kanatlandılar kar kadar beyaz tertemiz yürekleriyle, lakin bizler etten kemikteniz Rabbim zaafımızı isyandan saymasın göz yaşlarımızı rahmetine çevirsin bizleride sevdiklerine yakın eylesin Hepimizin başı sağ olsun ELFATİHA MA SALAVAT
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta