Sevgi aksın gönlümüze,
Kır çiçekleri açsın, bahçemize.
Kötülük bulaşmasın, özümüze,
Yalan karışmasın, sözümüze.
Çocuk; umuttur, güç katacak gücümüze.
Beş sene önce seslenmiştim sana,
Kömürün gibi dünyamızı karartma!
Umutlarımızı gömme, hırçın sularına!
Sitemim sana, Zonguldak Limanı!
Efkârlıyım, bu sonbahar akşamı.
Gülen gözlerinden neşe saçarak,
Yıkık duvarlarımı onaran sendin.
Mavi bir yaşama kapı açarak,
Ruhuma şefkat kanatlarını serdin.
Sığınağım oldun çarçabuk,
Karşılarken demet demet gül derdin;
Şiir ülkesinin sevgi prensesi!
Sensiz gecelerin koynuna bırakarak,
Yalnızlık fitilini yakıp da gittin.
Hangi kefe cam kırıklarımı tartar?
Hüzün izmaritleri gün be gün artar.
Hep hicran mı çalacak şarkıların nağmesi?
Asırlık çınarın dallarına kuşlar üşüştü,
Rüzgâr esti, kar taneleri uçuştu.
Senden ayrı kalalı Güzel!
Şakaklarıma akça birkaç tel düştü.
Ne sen koptun imgeli sözlerimden,
Bir yâr sevdim, meftunum sandım,
Baktım ki, benden mecnunlar varmış(!)
O b/ela gözlerine kandım,
Gel-gitleriyle savruldum, yandım,
Dilimden düşürmedim, adını andım;
Gördüm ki, etrafı avcılar sarmış.
Bu havalar, kırlar, kuşlar mı?
Öldürücü ısırgan bakışlar mı?
Beni yorgun yapan nedir?
Yollar mı, sarp yokuşlar mı?
Dut gölgesinde olsa bir sedir,
Bir asır uzansam yeridir.
Çocuklar büyüdüler, delikanlı oldular,
Taşlar yosun bağladı, güller bir bir soldular;
Leylek yuvalarıysa yavrularla doldular,
Söyle ne vakit yuva kuracaksın Adem Bey?
Armudun sapı, üzümün çöpü deyip durdun,
Aklımdasın, fikrimdesin, düşümde;
Nereye gitsem, gölge gibi peşimde;
Nefes gibi solurum döşümde;
Damarımda atan kan mısın?
Candan özge can mısın?
Mecalim kalmadı ayrılıklara,
Ne diye hâlâ sabrımı ölçersin?
Ben alışkın mıyım karanlıklara?
Mehtap gibi bir doğar, bir göçersin.
Bir bohça hayali tükettin mi sahi?
GÜZEL DERİN BİR ANLATIMINIZ VAR..GÖRMEYEN GÖZLERİNİZ AMA YÜREĞİNİZİN GÖRDÜĞÜNÜ MISRALARA DÖKEBİLİYORSUNUZ TEBRİKLER..